Cuma, Nisan 11, 2025
Kategori:

Yükseköğretimde Uluslararasılaşma Irkçılığı Tetiklemekte

Paylaş

Amerika’da üniversitelerde eğitim gören Afrikalı öğrenciler üzerine son zamanlarda yapılan bir çalışmaya göre, üniversitelerdeki uluslararasılaşma politikaları ve uygulamaları kültürel ve sosyal ırkçılığı tetiklemektedir. Üniversite kampüslerinin çeşitli milletlerden gelen saygın ve saygılı öğrencilerle zenginleştirilmesi bir yana, mevcut uluslararasılaşma politikaları ve uygulamaları dünyanın farklı bölgelerinden gelen bu öğrencileri yalnızlaştırmakta, ötekileştirmekte ve adil olmayan şartlara mahkûm bırakmaktadır. Dolayısıyla, uluslararasılaşma politikalarının önyargılarla dolu bir kavram olduğu değerlendirilmektedir.

Afrika Sahra Altı ülkelerden gelen lisansüstü öğrencilerinin Amerika’da bir üniversitedeki deneyimlerini inceleyen bir çalışma yükseköğretimde uluslararası öğrenci pazarının iç yüzünü ortaya koymuştur. Çalışmaya göre, Amerika’daki üniversiteler, sözde “haysiyet ve saygı” gibi liberal idealler yüklüdür, ancak işin aslında ekonomik temelli değerlendirmelere yönelerek uluslararası öğrenciler ile akademisyenleri üniversitenin markasını ve pazarlanabilirliğini etkileyen bir tür eşya gibi görmektedir. Özellikle Malavi, Nijerya, Ruanda, Zimbabve, Gana ve Senegal’den gelen lisansüstü uluslararası öğrencilerin deneyimleri ve sosyal hayattaki etkileşimleri göz önüne alındığında, maddi eşitsizlikler içerisinde yeni bir ırkçı düşüncenin temelinin açığa çıktığı görülmektedir.

Programlara kabulde ırkçılık devam ediyor…

Kampüslerdeki uluslararasılaşma programlarının uygulanması incelendiğinde, hem ulusal hem de uluslararası öğrencilere yönelik artan oranda ırkçılık uygulamaları olduğu, ten ve etnik gruplar arasında somut ve meşru eşitsizliklerin arttığı çeşitli araştırmacılar ve yazarlar tarafından dile getirilmektedir. Sahra Altı ülkelerinden mezun olup Amerika’da lisansüstü öğrenim gören öğrencilerin kökenleri ve ten renkleri ile ilgili yeni ırkçı eylemlere maruz kalmaktadır. Yapılan bir araştırmaya göre, bu öğrenciler kendilerini kurumun bir parçası hissetmemekte, aksine üniversitenin kampüsünü zenginleştiren reklam objesi araçlar olarak marjinalleştirilmektedir.

Mevcut politikanın bu öğrencileri bir araç olarak gördüğü, sorunlarını anlamaya odaklı olmadığı, yetenekleri, ihtiyaçları ve sosyoekonomik statüleri hiçe sayılan bu öğrencilerin sosyal yardım gibi desteklerden faydalanamadıkları ve kampüse girdikten sonra yalnızlaştırıldıkları belirtilmektedir. Toronto Üniversitesi Öğretim Üyesi Elizabeth Buckner, uluslararası öğrencilerdeki çeşitlilik kavramının soyut kaldığını, gerçek hayatta ise bu öğrencilerin ekonomik sömürü olarak kullanıldıklarını ve ırkçı, ayrımcı uygulamalara maruz kaldıklarını belirtmektedir. Buckner, beyaz tene sahip, Hıristiyan, ana dili İngilizce olan Amerikan vatandaşlarının üniversite kampüslerindeki norm grubu oluşturduğunu, diğer gruba giren öğrencilerin ise ötekileştirildiğini vurgulamaktadır.

Etnik kimlik, din ve din ayrımcı, ırkçı uygulamaların sadece Amerika’da değil, dünyanın pek çok ülkesinde ve yükseköğretim sisteminde var olduğu düşünülmektedir.  Örneğin, 2021 yılında üniversitelerin uluslararası öğrencilere bakışı konusunda Kanada’da yapılan bir çalışmada, Kanada, Amerika ve Birleşik Krallık’taki üniversitelerin uluslararası öğrencileri kampüslerini çeşitli, renkli gösteren pazar hilesi olarak kullandıklarını, aslında strateji belgelerinde kapsayıcılık başlığında bu öğrencilere ve onların sorunlarına değinilmediğini ciddi biçimde ortaya koymaktadır.

Etik Uluslararasılaşma…

Üniversitelerde ırkçılığın çok boyutlu yönlerinin ele alınmasını, gruplar arası farklılıklar gözetilmeksizin adaletin geliştirilmesini sağlamak amacıyla yükseköğretim kurumlarına yönelik küresel bir sınıflandırma sisteminin kurulması önerilmektedir. Böyle bir sınıflandırma sistemi ile kampüs iklimi, kurumsal kültür, topluluk ortaklıkları, öğrenci kaydı, personel istihdamı, müfredat tasarımı gibi kurumsal uygulamalar, stratejiler ve politikalar; kurum bazında eşitlik ve kapsayıcılığı temel alacaktır.

Pandemi öncesindeki verilere göre, Afrika’daki Sahra Altı ülkelerden Amerika’daki üniversitelere kaydolan öğrenci sayısı, 42 bine ulaşmıştır. Bu ülkelerden gelen öğrencilerin sayısının artmasına rağmen, bu öğrencilerin yaşadıkları sorunları inceleyen araştırmalar oldukça sınırlıdır. Dolayısıyla, üniversitelerdeki uluslararasılaşma planlarının tüm öğrencileri kapsayan ve yabancı öğrencilerin ihtiyaçlarını daha iyi analiz eden çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.

Irkçılığın Amerika’da yeni bir kavram olmadığı, bu tür ayrımcı uygulamaların koloniciliğe, yayılmacılık ve Avrupa-merkezciliğe dayandığı ve bu problemin köklü bir sorun olduğu düşünülmektedir.

Sonuç olarak, yükseköğretimin ve akademinin bu ırkçılık sorununun çözülmesi hususunda önemli bir sorumluluğu olduğu savunulmaktadır.

 

(University World News, Wagdy Sawahel, 08 Ocak 2022 tarihli yazıdan yararlanılmıştır.)

İlginizi Çekebilir

İlginizi Çekebilir