Cumartesi, Ekim 25, 2025

Yaratılış Hikmetleri

Saliha Türkmen
İstanbul Üniversitesi-Matematiksel Fizik

Paylaş

İnsanın, sınırlarını ve muhtevasını kavramaktan aciz kaldığı kâinat Allah’ın (Celle Celaluh) ilmini, kudretini ve azametini göstermesi bakımından insan için bir “alem” yani bir delildir. Kainattaki her şey Allah’ın bizlere bildirdiği üzere bir hikmete binaen yaratılmıştır. Ancak bu hikmetlerin tamamına vakıf olmakta insan aklı ve ömrü yetersiz kalır.

Kainatta gereksiz ve faydasız hiçbir zerre bulunmamakta, yaratılmış her şey evrensel dengenin korunmasında rol almaktadır. Her şey kendisi ve içinde bulunduğu sistem için gerekli ve yeterli olan sıfatlarla donatılmıştır. Örneğin Dünya ve atmosferi canlılığın oluşabilmesi için gerekli olan ideal koşullara sahiptir ve bu koşullardaki küçük değişiklikler uzun vadede canlılığı tehlikeye atar. Ayrıca Dünya Güneş’ten gelen zararlı ışınları önleyen bir katman olan manyetosfer tabakasına, insanın ve diğer canlıların üzerinde rahatça yürüyebileceği bir çekim kuvvetine sahiptir.

Eşref-i mahlukat olan insanın yaratılışı da aynı şekilde tam kararındadır, eksik veya fazla hiçbir uzvu yoktur. İhtiyacı olan her şey kâinatta ona sunulmuş, bunları kullanabilecek ve zararlı şeylerden korunabilecek akıl bahşedilmiştir. Kendisine insan aklı gibi bir akıl verilmemiş olan hayvanlara ise ihtiyaçlarını gidermeleri ve zarardan korunabilmeleri için içgüdü lütfedilmiştir. Böylece karınca ve ondan da küçük olan canlılar dahi büyük canlılardan korunup hayatta kalabilmektedir.

Kainattaki şeylerin yaratılmasındaki hikmetleri tefekkür etmek insanın Allah’ın yaratmasındaki mükemmelliği görmesine, O’nun sıfatlarındaki yüceliği idrak edebilmesine ve böylece Allah’ı hakkıyla tanıyabilme yolunda mesafe kat etmesine imkân sağlar. Ayrıca dengedeki bozulmaların sonucunda karşı karşıya kalınabilecek tehlikelere karşı acizliğini hissetmek kulun Rabbine olan muhtaçlığını göstermesi bakımından ayrı bir delil niteliğindedir. İmam Gazali’nin “el-Hikmetu fî Mahlukatillah” isimli eseri akleden bir insana bunları gösterebilmek niyetiyle kaleme alınmış olan nadide eserlerden biridir.

Hüccetü’l-İslam (İslam’ın delili) lakabıyla anılan İmam Gazali’nin künyesi Ebû Hâmid, ismi Muhammed bin Ahmed’dir. Şafii fukahasından olan İmam Gazali hicri 450 senesinde Tûs’ta dünyaya gelmiştir. Küçük yaşlarından itibaren dönemin ve İslam geleneğinin kıymetli ulemâsından aldığı eğitimlerle genç yaşlarında saygın bir İslam âlimi olmuş, henüz 30’lu yaşlarındayken başta kelam, mantık ve fıkıh usulü olmak üzere İslâmî ilimler ve dönemin farklı felsefi ve dini akımlarıyla ilgili birçok eser tevil etmiştir. Ayrıca bu genç yaşında dönemin en muteber medreselerinden olan Bağdat’taki Nizamiye medreselerine vezir Nizamü’l-Mülk tarafından müderris olarak tayin edilmiştir.

Bir süre sonra zühd hayatına yönelen İmam Gazali Nizamiye medreselerindeki görevini terk ederek hacca gitmiş ve çeşitli yerlerde geçirdiği on yıldan uzunca bir süre sonunda memleketi Tûs’a dönmüştür. Burada edindiği bir medresede geri kalan ömrünü eğitim faaliyetlerine adamış olan İmam Gazali hicri 505 senesinde vefat etmiştir.

İmam Gazali’nin zühd hayatına yönelmesi sonrası kaleme aldığı eserlerden olduğu düşünülen “el-Hikmetu fî Mahlukatillah”[1] isimli eseri kısa bir metin olmasına karşın muhteva bakımından fazlaca bilgi içerikli ve faydalı bir eserdir. Müellif bu eseri yazma sebebi olarak insanın Allah’ı hakkıyla bilebilmenin yolunun O’nun yarattığı şeylerin yaratılış hikmetleri üzerine tefekkür etmek olduğunu belirtmiş, Kur’an-ı Kerim ayetlerinin insana bu çeşit bir tefekkürü emrettiğini ifade etmiş ve insanın bunu yapabilmesi için akıl nimetiyle donatıldığını belirtmiştir. Ayrıca eserinde Kur’an-ı Kerim’de işaret edinilen yaratılış hikmetlerine odaklandığını açıklamıştır.

Kitap çeşitli başlıklar altında sınıflandırılmıştır. İlk olarak semânın, bütünüyle âlemin, Güneş, Ay ve yıldızların, yeryüzünün yaratılış hikmetlerini saymış ardından denizlerin, suyun, havanın ve ateşin yaratılmasındaki hikmetlere değinmiştir. Tüm bunların ardından insanın yaratılışındaki hikmetler üzerinde uzunca durmuştur. Devamında ise çeşitli canlıların yaratılışlarına odaklanarak Allah’ın azameti karşısında düşünen, akıl sahibi bir insanın hissiyatının ne olacağı konusunu ele almıştır.

Müellif her bir başlık altında ele aldığı meselenin o dönemde bilinen fiziksel yapısını anlatmış, devamında bu yapının devamlılığını sağlayabilmesi için Allah’ın onu ve çevresini nasıl bir denge hâline getirdiğini anlatmıştır. Ayrıca her birinin insan için önemine değinmiş, faydalarını ve güzelliklerini saymıştır. İnsanın yaratılışındaki hikmetleri anlattığı başlıkta ise insanın hem fizyolojik hem de psikolojik yapısına odaklanmış, çevresindeki güzelliklerin insan ruhuna olan olumlu etkisine, rahatsız edici veya tehlikeli şeylerin ve çeşitli imtihanların insan için önemine değinmiştir. Ayrıca akıl nimetine, kâinatın onun emrine verilmiş olmasına ve ihtiyacı olduğu şekilde yaratıldığına odaklanmıştır.

İmam Gazali eserini insan aklının kendi hakikatini kavrayamaması sebebiyle ne denli sınırlı olduğunu ifade ederek Allah karşısındaki acziyetini belirtmiş, tüm bunları düşünmenin kişiyi Allah’ın yüceliğini itiraf etmeye sevk edeceğini ifade ederek eserini sonlandırmıştır.

[1]Tahkikini Muhammed Seyyid Kabânî’nin yaptığı eser Türkçeye Nefes Yayıncılık’tan “Yaratılış Hikmetleri” ismiyle kazandırılmıştır

İlginizi Çekebilir

İlginizi Çekebilir