Karanlığa hapsolmuş bakışlarımız var, güneşten habersiz aydınlıklarımız!
Aynı gökyüzüne bakıp yıldızları göremeyen insanlarla yaşıyoruz Üstâd.
Bakanlar, yalnız ezberlerini yaşatıyor!
Bakıp da görmeye acelemiz var…
Bu telaşı yaşamak kime, ne için?
Hangi kafilenin kaybolmuş seferileriyiz?
Pusulamızı nerede yitirdik?
Yıldızlar hiç sönmüyor Üstâd.
Görenler, biliyorlar; Işık O’nun yolunadır.
Işıksız günlerdeyiz Üstâd, karanlığın dibini dahî göremiyoruz.
Bir feryat kopuyor Filistin’de -adanmış ruhların sessiz feryadı-
Gözlerin çığlığı olur mu? Oluyor Üstâd.
Bir çocuk her akşam, Kudüs avlusunda kaybettiği çocukluğunu arıyor.
Söylesene Üstâd, hangi lügate sığar anlatamadıklarımız?
Anladıklarımız ziyan, anlayamadıklarımız düğüm.
Şimdi hangi şiir söyler yitirmişliğimizi? Ya da cümleler yeter mi yetmezliğimize…