Cuma, Nisan 11, 2025
Kategori:

Uluslararası Yükseköğretimde İngilizce mi Yoksa Mandarin mi Hakim Olacak?

Paylaş

İngilizcenin rolü, yükseköğretimde yıllardır yoğun bir tartışma konusu olmuştur. British Council ve Studyportals tarafından yayınlanan İngilizce kullanımının Avustralya, Kanada, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri gibi 4 büyük ülkenin ötesine daha da genişletilmesine ilişkin rapor büyük ilgi topladı. Hollanda’daki öğrenci topluluklarının %23’ünün uluslararası öğrencilerden oluşmasının öğretim kalitesi (İngilizce) ve hizmetler noktasında büyük etkisi olmuştur.

Çin hükümeti, eğitimde Mandarin’in öğrenilmesini ve kullanımını teşvik etmeye çaba sarf etmektedir. Dünyada gelişmiş bölgelerde Konfüçyüs Enstitüleri aracılığıyla sınırlı bir başarı sağlanmış olsa da, Küresel Güney’de daha başarılı olunmuştur.

Küresel Güney…

Rosemary Salomone’nin son makalesinde belirtildiği üzere, Çin’in İngiliz egemenliğine meydan okuma girişimleri neticesinde, Afrika hedef bölge haline gelmiş gibi görünüyor. Örneğin, Fransızca’ya kıyasla İngilizce’nin Ruanda ve Kuzey Afrika başta olmak üzere kıtada son zamanlarda yayılması ilginçtir.

Bu konudaki gelişmeler ve tartışmalar aşağıdaki sorulara dikkati çekiyor:

  • British Council-Studyportals tarafından yayımlanan raporda önerildiği gibi İngilizce, Küresel Güney’de yükseköğretimde baskın dil olmaya devam edecek ve hatta genişleyecek mi, yoksa Mandarin hakimiyeti alacak mı?
  • İngilizce konuşulmayan Küresel Kuzey’de yükseköğretimde kullanılan dile ne olacak?
  • İngilizce Küresel Kuzey’de gelişmeye devam edecek mi yoksa Çince orada da bir etken mi olacak?

British Council-Studyportal tarafından yapılan İngilizce Öğretim Programları ile ilgili verilerin analizi konusundaki araştırmaya göre, son beş yılda, yukarıda belirtilen İngilizcenin ana dil olarak konuşulduğu dört büyük ülkenin dışındaki yerlerde İngilizce Öğretim Programlarının %77 oranında büyüdüğü ve Çin bölgesi ve Sahra Altı Afrika’nın en fazla büyümenin yaşandığı yerler olduğu sonucuna varılmıştır. Bu araştırmaya İngilizcenin eğitim dili olduğu İrlanda, Hindistan, Malezya, Güney Afrika gibi ülkelerin yanın sıra Hong Kong, Malta, Afrika ve Karayip ülkeleri dahil edilmiştir.

Avrupa Yükseköğrenim Alanı…

Asıl ilginç olan ve tartışılan kısım ise bu çalışmanın geleceğe yönelik tahminleridir. İngilizce Öğretim Programlarının büyümesinin devam edeceği ve yükseköğretimdeki dil çeşitliğine katkıda bulunacağını tahmin edilmektedir. İngilizcenin rolündeki ve uluslararası öğrenci sayısı artışındaki büyümenin Avrupa Yükseköğrenim Alanı kapsamında devam etmesinin, stabil kalması veya düşmesinin yükseköğretim verilen eğitim ve hizmetlerin kalitesine bağlı olacağı tahmin ediliyor. Son olarak da ulusal ve yerel dillerin güçlü bir şekilde baskın kalacağı, İngilizcenin ise ikinci planda kalacağı öngörülüyor.

Rapora göre, İngilizce Öğretim Programlarındaki eğilimleri ve değişiklikleri izlemek, küresel çapta program sunmaya genel bir bakıştan fazlasını sağlayacaktır. Gerçekten de (jeo)politik, kültürel, sosyal ve akademik eğilimlere ve değişikliklere daha fazla önem vermek gerekir. Avrupa Yükseköğrenim Alanı kapsamında bu tür değişiklikler, lisans düzeyindeki İngilizcenin olası yaşayacağı stabil durumu veya düşüşü işaret ediyor. İngilizce Öğretim Programlarının Danimarka ve Norveç’te düşüş ancak İsveç’te ise büyüme göstermesi bu durumun ciddi bir göstergesidir.

Avrupa Yükseköğrenim Alanı kapsamında Mandarin gibi alternatif bir başka dilin ortaya çıkması pek olası değildir. Örneğin, Macaristan’da Fudan Üniversitesi’ne bağlı bir şube kampüsü kurulmasına yönelik girişimler ciddi bir reaksiyon ve eleştiri alarak başarısız oldu. Aynı zamanda birçok Konfüçyüs Enstitüsü kapatıldı.

 

Hedef Bölge olarak Afrika…

Küresel Güney’deki durum oldukça farklı ve karmaşıktır. Asya’da, İngilizce Öğretim Programlarındaki büyümenin bir süre daha devam etmesi muhtemeldir. Ancak lider ülke konumundaki Çin, ulusal ve yumuşak güç nedenleriyle farklı eğilimler gösterebilir. Bölgedeki jeopolitik ve ekonomik durumun yanı sıra Konfüçyüs Enstitüleri’nin çalışmaları sayesinde yükseköğretim başta olmak üzere eğitimde Mandarin geleceğin dili olarak öngörülmektedir.

Afrika şu anda Çin’in çalışmalarını yoğunlaştırdığı ana bölge gibi görünüyor. Rosemary Salomone’nin makalesinde ve Ifeanyi Eke’nin Londra Ekonomi Üniversitesindeki yazısında belirtildiği üzere, Güney Afrika, Nijerya, Kenya, Ruanda, Uganda ve Tanzanya son birkaç yılda Mandarin’i de eğitim dili olarak seçmişlerdir. Mandarin’in Afrika’daki büyümesi muhtemelen devam edecek, ancak 50 yıl içinde Afrika’nın hâkim dili Çince olabileceği gerçekçi görünmüyor.

Şu an için İngilizcenin Afrika’daki rolü, yalnızca Sahra Altı Afrika’da değil, özellikle Fransızca gibi diğer sömürge dillerinin konuşulduğu bölgelerde de artabilir. Örneğin, Ruanda, Fransızcadan İngilizceye geçti. Cezayir de diğer ülkeler gibi benzer bir hamleyi tartışıyor.

Özetle, İngilizce konuşulmayan Avrupa Yükseköğrenim Alanı’ndaki ülkelerde İngilizce Öğretim Programlarının rolünün önümüzdeki yıllarda stabil kalması ve hatta azalması; ancak Asya ve Afrika’da ise büyümeye devam edeceği muhtemeldir. Mandarin, Küresel Kuzey’de gelişemeyecek, ayrıca başka yerlerde ise ciddi zorluklarla karşılaşacak. Özellikle Latin Amerika ve Karayipler gibi diğer bölgelerde, hem Mandarin hem de İngilizce küçük oyuncu olmaya devam edecek. İngilizce veya Mandarin’in tek hâkim dil olacağına ilişkin korkular boşunadır. Ulusal ve yerel dillerin hâkim olacağı öngörülmektedir. Ayrıca, dil açısından yaşanacak yeniliklerin önümüzdeki on yılda hangi dilin kullanılacağı ve baskın olacağı konusundaki tartışmayı şekillendirecektir.

 

(University World News, Hans de Wit, 05 Ocak 2022 tarihli yazıdan yararlanılmıştır.)

İlginizi Çekebilir

İlginizi Çekebilir