Çarşamba, Kasım 19, 2025

Uçmama İzin Ver Anne

Rümeysa İnce Kul
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi-Psikoloji/Sosyal Hizmet

Paylaş

Dünya üzerindeki tüm canlılar gibi bizler de doğum-yaşam-ölüm üçgeni içerisinde ömür süreriz. Bu döngüde hepimizin hayata dair farklı rolleri bulunur: Evlat rolü, eş rolü, anne-baba rolü gibi. Her rolün sorumluluğu ve getirileri birbirinden farklıdır. Söz konusu roller içerisinde belki de en heyecan verici ve ürkütücü olanı ebeveynliktir.

TEBRİKLER! ANNE BABA OLUYORSUNUZ

Anne-baba olacağımızı öğrendiğimiz ilk anı hatırlayalım ya da bu sahneyi hayal edelim. Hislerimiz hangi yönde olurdu? Yaşam boyu her şeyde olduğu gibi böyle bir durumda da mutluluğun yanı sıra bu rolün büyüklüğü altında yatan endişelerimiz, geleceğe dair çeşitli kaygılarımız olabilir. Bu duyguların hepsini deneyimlememiz çok doğaldır. Çünkü çocuklarımız için yapacağımız tüm hazırlık sürecinde her şeyin eksiksiz ve en iyi olmasını isteriz. Uyuyacağı yatağın konforundan giyeceği ayak kabının ortopedik olmasına kadar… Peki, tüm bunlar bizim için çok mühimken çocuğumuzun kişilik gelişimine dair nasıl bir yatırım yaptığımızı hiç düşündük mü?

Dilerseniz konuya, evlatlarımızın tüm yaşamlarını etkileyecek düzeyde kritik öneme sahip olan anne-baba tutumlarına deği nerek başlayalım.

EBEVEYN TUTUMLARI VE ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Çocuklarımızın kişilik gelişi mi üzerinde biz anne-babaların tutumu oldukça belirleyicidir. Çocukların sosyal ve davranışsal becerilerinin gelişmesinde, onlar la kurduğumuz iletişim tarzının etkileri yadsınamaz bir gerçektir. Bu çerçevede öne çıkan bazı ebeveyn tutumları aşağıdaki başlıklarda incelenmiştir.

Demokratik Anne-Baba Tutumu: Demokratik ebeveyn tutumunu benimseyen ailelerde, anne-baba karar alırken çocuğunun fikrine önem vermekte, çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılarken sevgi göstermeyi ihmal etmemektedir. Ailede bazı sınırlar koyulur ancak bir davranış karşısın da ödül tercih edilirken ceza kullanılmaz. Bu tutumla yetişen çocuklar, sorumluluk bilincine sahip, güven duygusu gelişmiş ve bağımsız çocuklardır.

Aşırı Koruyucu Anne-Baba Tutumu: Bu tutumu benimseyen ailelerde ise anne-baba çocuğa karşı müdahale edici davranışlarda bulunur, sürekli kontrol etme isteği içerisindedir. Anne-baba çocuğa bazı konularda fırsat tanımaz, böylelikle çocuğun ebeveynlerine bağımlı bir kişilik geliştirdiği gözlenebilir. Çoğunlukla bu bağımlılık anne-çocuk ilişkisindedir. Bu durum çocuğun bireyselleşme çabasını engellerken yetişkinlik döneminde başka sorunlara da yol açabilmektedir.

Aşırı Baskıcı Anne-Baba Tutumu: Baskıcı anne baba tutumunu benimseyen ailelerde çocuklara sürekli uygulanan bir baskı hâkimdir. İtaat sağlanmadığında fiziksel şiddet, suçlama ve cezalandırma söz konusudur. Konu ile ilgili yapılan araştırmalarda, baskı ile yetiştirilmiş çocuklarda özgüven eksikliği yaşandığı tespit edilmiştir. Ergenlerde ise bu durum aşırı hassas olma, başkalarının etkisinde kalma, girişimci olmayıp pasif özellikler sergileme şeklinde gözlenebilmektedir.1

ODANA GİT! CEZALISIN

“Cezalısın. Şunu yapmazsan bunu yapamazsın.”

Muhtemelen pek çoğumuz, çocuklukta bu gibi cümleleri duymuşuzdur. İsteyerek yahut istemeyerek ailemizi kızdıracak bir davranışta bulunduğumuzda cezalandırıldığımız zamanlar olmuş olabilir. Genellikle “Disiplinli olma” kisvesi altında cezaya başvuran ailelerin bu gibi tutumlarının, gelecekte yol açabileceği olası sonuçları hakkında bilinçlendirilmesi oldukça önemlidir.

Konu ile ilgili yapılan bir çalışmada, ebeveyn tutumlarının belirlenmesinde; kişilerin bünye sinde yetiştikleri kültürün, aynı zamanda çocuk sayısının, çocukların cinsiyetinin, kendi çocukluk dönemlerinde deneyimledikleri anne-baba tutumlarının da etkili olduğu ifade edilmiştir. Ebeveynlerin eğitim düzeyi, yaşı, sosyo-ekonomik koşulları ve ebeveynliğe ruhsal, fiziksel açıdan hazır olup olmamaları gibi faktörler de çocuğa karşı olan tutumların şekillenmesinde son derece belirleyicidir. Örneğin, ebeveyn tutumları çeşitli değişkenler açısından incelendiğinde, çalışmayan annelerin daha otoriter ve baskıcı bir tutum benimsedikleri tespit edilmiştir. Bu durumun nedenleri arasında çalışan annelerin çocuklarını ihmal ettikleri düşüncesiyle daha izin verici ve hoşgörülü oldukları belirtilmiştir. Ayrıca gelir düzeyi azaldıkça ebeveynlerin daha koruyucu tutuma yöneldikleri, bunun yanı sıra tek çocuklu anne babaların, iki çocuklu anne-babalara göre aşırı koruyucu bir tutum benimsedikleri saptanmıştır.2

BENİM ÇOCUĞUM BAŞKA

“Benim çocuğum el üstünde tutulmalı. Her istediği anında gerçekleşmeli. Hiç kimse çocuğu mu üzmemeli.”

Bu gibi cümleler ise kulağa hoş gelen ancak tehlike arz eden cümlelerdir. Genellikle ilk çocuk yahut tek çocuklu olmak, bazen ise uzun yıllar beklenen bir bebeğin doğumu, ebeveynlerin aşırı koruyucu tutum sergilemesine neden olabilmektedir. Bunun sonucunda abartılı bir sevgi ve bağlılıkla büyüyen çocuklarda, yetişkinlik dönemine gelindiğinde kendi başına bir şey yapamama ve çevrelerinden onay bekleme davranışlarının görülmesi mümkündür.

Örnek olarak okul başarısız lığı nedeniyle annesiyle birlikte kliniğe başvuran 8 yaşındaki bir çocuğun hikâyesine değinelim. Yapılan klinik görüşmenin ilerleyen kısımlarında danışman, çocuğa hangi yemeği sevdiğini sorar. Çocuk ise ürkek bakışlarla annesine bakar, muhtemelen cevabı annesinden bekler. Çünkü bugüne dek hangi yemeği severek yediğinin farkında dahi değildir. Okul başarısızlığının altında yatan nedenlerden biriyse evde gördüğü destek ve sevgiyi okulda göremiyor olmasıdır. Bu örnekte de olduğu gibi benzer tutumla yetişen çocukların yetişkinlikte hayata uyum sağlamakta güçlük çeken, pasif, bağımlı ve sürekli onay bekleyen kişilik özellikleri sergilemeleri olağandır.3

Her anne-baba, evladını gözünden sakınıp onlar için hayatta her şeyin en iyisini ister. Doğduğu andan itibaren attığı her adımda yanında olmayı ümit eder. Ancak her konuda olduğu gibi bu konuda da itidalli bir yaklaşım sergileyebilmek yani orta yolu bulmaya çalışmak gerekmektedir. Fizyolojik doğumun gerçekleştiği ancak psikolojik doğumun hâlâ gerçekleşemediği, kısaca anne ile çocuğun bağının bağımlılık düzeyine ulaştığı durumlar bazı olumsuz kapılar aralayabilir. Unutmamak gerekir ki bir kuşu çok seviyoruz diye uçabilecek olgunluğa eriştiğinde kafese hapsetmek sevgimizin değil bağımlılığımızın göstergesidir. Bu ince çizgiyi iyi ayırt etmek bizlere yardımcı olacaktır. Çocuklarımıza hakkı, hakikati ve hakiki özgürlüğü öğretebilmek duasıyla…

1 https://www.adnancoban.com.tr/ebeveyn-tutumlari

2 Ebeveyn tutumlarının çeşitli değişkenler açısından değerlendirilmesi, Fatih Aydoğdu, Mücahit Dilekmen, 2016

3 https://ercantekin.com/abartilmis-sevgi-ve-asiri-koruyucu-anne-baba-tutumu.html

İlginizi Çekebilir

İlginizi Çekebilir