Biz kullar, hayatta kalma gayesi ile çeşitli imtihanlara tabi tutularak sürekli üretmek üzere yaratıldık. Ancak dünya ve ahireti kazanmak arzusunda iken kendimizi yapmayı planladığımız ya da sürekli ertelemek zorunda kaldığımız birikmiş işler yığını içerisinde buluruz. Zihnimizi meşgul eden bu işler için ne kolumuzu kaldıracak bir hâl ne de adım atacak bir derman buluruz. Peki bu acizlik ya da tembelliğin içerisinde debelenmekten nasıl kurtulabiliriz?
Tüm bu hâllerden kurtulmak için bir an önce harekete geçmemiz elzemdir. Zira “İnsan için yalnız çalıştığının karşılığı vardır.”[1]
Bizi tembelliğe sürükleyen çeşitli sebepler zikredebiliriz. Depresyon, stres, enerji yetersizliği… Elbette hepsi için belli bir tedavi yöntemi bulunur. Depresyonda isek psikolojik destek alabilir; yoğun stres hâli yaşıyorsak stresimizi yönetebilme kabiliyeti kazanabiliriz. Enerjimizin yetmediği durumlarda ise bedenimizi iyileştirme vakti gelmiş demektir.
Enerji Eksikliğinin Sebebi
Kimi zaman vücudumuzun enerji üretimini sağlayan mekanizmalarda bozukluklar oluşabilmektedir. Bu bozukluklardan bir tanesi de her üç kişinin birinde gözlemlenen “Demir eksikliği anemisi”dir. Demir eksikliği anemisi, çok sık görülmesine karşın kolayca iyileştirilebilen bir rahatsızlıktır.
Demir Eksikliği nedir?
Demir minerali, oksijeni akciğerlerden alıp dokulara taşıyarak enerji üretimini sağlayan hemoglobinlerin içerisinde bulunur. Aynı zamanda demir, enerji üretimi için gerekli olan ATP ve bağışıklık hücrelerinin üretimini; sinir hücreleri arasındaki iletişimi ve genetik materyal için gerekli olan DNA üretimini sağlar.
Kandaki demir oranı düştüğünde, oksijenin hücre, doku ve organlara taşınması azalır ve demir eksikliği anemisi yani kansızlık ortaya çıkar. Böylece biraz önce yukarıda saydığımız tüm işlevlerde aksaklık oluşur. Bunun sonucunda yorgunluk ve halsizlik hissetmeye başlarız; gün içindeki performansımızda düşüş meydana gelir. Derslere odaklanmamız zorlaşır. Basit bir ev işinden sonra dahi nefes nefese kalabiliriz. Uyku verimliliğimiz de bundan etkilenir ve sabah namazlarını kaçırma tehlikesinin yanı sıra sabahları bitkin bir şekilde uyanmaya başlarız.
Hâlbuki biz müminler, Ramazan ayında Mekke’yi fetheden Sahabe efendilerimizin haline yaklaşmayı hedef edinmeliyiz. Kendi gücümüze güç katıp dinimiz ve dünyamıza faydası olan işlerin üstesinden gelme gayretinde olmalıyız. Zira kâinatın Efendisi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kuvvetli mü’min, (Allah katında) zayıf mü’minden daha hayırlı ve daha sevimlidir.”[2]
Demir Eksikliği Nasıl İyileştirilir?
İlk önce bir dahiliye veya hematoloji doktoru tarafından yapılan tetkikler neticesinde, özellikle ferritin dediğimiz depo demir takip edilir. Ferritin 12μg/L değerinin altında olduğunda genelde ilaç kullanımı tavsiye edilir. Kandaki oksijen düşüklüğünün verdiği yorgunluk ise ferritin miktarının 30 μg/L’in altına düştüğü durumlarda başlar. Ferritin, takviyelerle 100μg/L’a kadar çıkarılabilir. Fakat bu değerlere çıkarmak için profesyonel bir destek almak gerekir.
Demir Depolarını Yükseltmek İçin 3 Adım
Güçlenmek üzere demir depolarını yükseltmek için şu üç adım takip edilir:
- Kandaki demirin düşme sebebi araştırılır.
Nasıl bizi hayırlı iş yapmaktan alıkoyan sebepleri bulup ortadan kaldırıyorsak yaşadığımız her hastalık için de önce sebepleri buluruz. Demir eksikliğinin sebeplerini dört madde ile açıklayabiliriz:
- Yetersiz beslenme: Sadece demir değil protein, folik asit, B12, B3, A vitaminleri gibi önemli besin ögeleri kan üretiminde kullanıldığı için çeşitli beslenilmediğinde eksiklik daha fazla görülür.
- Kan kaybı: Yoğun adet dönemleri, kanayan hemoroid-ülser, mide veya bağırsaktaki bir yara veya daha farklı bir kanama olabilir. Kanama varsa eğer bunun tedavi edilmesi gerekir.
- Sindirim sistemi hastalıkları: Reflü, gastrit, IBS, Crohn, ülseratif kolit, çölyak, yemek borusu varisleri gibi çeşitli sindirim sıkıntıları, demirin vücuda depo edilememesine sebep olur.
- Artan kan ihtiyacının karşılanamaması: Büyüme, ergenlik ve gebelik dönemlerinde vücut fazla kan ürettiği için demir ihtiyacı artar. Aynı zamanda obezite (yağ oranı fazlalığı) ve iltihabi kronik hastalıklarda da harcanan demir miktarı artar.
- Mide ve bağırsak sistemi geliştirilir.
Rabbimizin bizlere verdiği en değerli emanetlerden biri de sindirim sistemidir. Sindirim sisteminin sağlıklı bir şekilde çalışması hem fiziksel hem de ruhsal anlamda önemlidir. Tüm bölgeleri ele alırsak eğer:
- Ağız temizliği ve sağlığına dikkat etmek gerekir. Aynı zamanda demirin iyi şekilde kullanılabilmesi için lokmalar uzun süre çiğnenmelidir.
- Mide asidi ve hazım iyileştirilir. Bunun için kefir gibi gıdalardan yararlanılabilir. Hızlı ve fazlaca değil; yavaş ve yeteri kadar yemek yenmelidir. Ev yemeklerine yönelmek bunun için önemlidir.
- Bağırsak sistemi ve mikrobiyota geliştirilir. Kabızlık, ishal veya gaz gibi bir durum varsa tedavi edilir. Fermente yiyeceklerin, sebze ve meyvelerin yoğun olduğu bir beslenme iyi gelecektir.
- Demir içeren yiyeceklere, gündelik düzende daha çok yer verilir.
Demir minerali neredeyse tüm besinlerde bulunur. Daha yüksek olarak ön plana çıkanlar, beslenme düzeninde daha fazla olmalıdır ki, depo edilme kapasitesi yükselsin.
Besinlerde iki farklı demir türü vardır:
- “Hem demir” kaynaklar sadece etlerde vardır. Özelliği, %30 oranında emilebilmesidir. Özellikle kuzu-dana-tavuk ciğeri, yağsız kuzu-dana eti, tavuk-hindinin but kısmı, balık gibi etleri bunlara örnek gösterebiliriz. Etlerin en kırmızı bölgelerinde daha yüksek miktarda bulunur.
- “Hem olmayan demir” kaynakları tüm besinlerde vardır. %5-10 civarında emilse de etlere göre beslenme düzenine daha sık eklenebilir. Emilimlerini sağlamak için yanlarına C vitaminli besinler (taze sebze ve meyveler) eklenir. Özellikle kurubaklagiller (nohut, mercimek, kuru fasülye vs.), koyu yeşil yapraklı sebzeler (ıspanak, semizotu, kara lahana, pazı vs.), sert kabuklu yemişler (ceviz, fındık, badem vs.), kuru meyveler (gün kurusu, kuru üzüm, kuru erik gibi) ve tahin yüksek miktarda hem olmayan demir içerir.
Etin yüksek miktarda sık sık tüketilmemesi gerektiği için topraktan yetişen besinleri daha çok kullanmak iyi gelecektir. Demir emilimini negatif etkileyen çay ve kahvede oluşan tanen, tahıllardaki fitat ve lektin, süt ürünlerindeki kalsiyum kullanımında birkaç noktaya dikkat etmek gerekir.
Bu Kadar Uğraş Ne İçin?
Rabbimizin bizlere emaneten verdiği bedenimize dikkat etmek, dünya nimetinin şükrü için elzemdir. İşte bu muhteşem bir şekilde donatılmış aracı demir eksikliğinden kurtarıp gerekli enerjiyi sağlarsak ibadetlerimizi de hakkıyla yerine getirme kabiliyetimizi arttırır, tembelliğe kapılmadan verimli bir hayat sürer ve sorumluluklarımızı yerine getiririz.
Elbette çaba göstermeyince herhangi bir sonuç elde edemeyiz. Bu yüzden ilk önce yorgunluğu kabul etmememiz gerekiyor. Hasan el-Benna’nın (Rahmetullahi aleyh) da dediği gibi “Yarınlar, yorgun olanların değil, rahatından vazgeçenlerin olacaktır.” Yorgunlukların gittiği asıl diyar ise cennet diyarıdır. Rabbimizin âyetlerinde buyurduğu gibi “O ki bizi lûtfuyla sonsuza kadar kalınacak yurda yerleştirdi. Orada artık biz ne bir yorgunluk duyarız ne de bize bir bıkkınlık gelir.”[3] “Orada hiçbir yorgunlukla karşılaşmayacaklar. Oradan çıkarılmaları da söz konusu olmayacaktır.”[4]
Yorgunlukların ebedi istirahate kavuşacağı gün için bugünler yorulmaya değer!
[1] Necm Suresi 39
[2] Müslim, Kader, 34
[3] Fatır Suresi 35
[4] Hicr Suresi 48