Salı, Temmuz 8, 2025

Reisü’l-Kurra Hacı Hafız Abdurrahman Gürses Hocaefendi 9

Ümmü Gülsüm Yeşil
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi-İslam Hukuku Anabilim Dalı

Paylaş

Hocaefendi’nin anne baba hakkındaki bir yazısı:

Ferdlerin hukuka riayeti aile teşkilâtının ve cemiyetin nizam ve intizamını kuvvetlendirir. Huzur ve sükûnu te’min eder. Haklara riayet etmeyen ferdler, huzursuzluk içerisinde yaşamaya mahkûmdurlar. Çünkü mensub bulundukları aile ve cemiyetin haklarını ihlâl etmek suretiyle onları huzursuzluğa sevk ettikleri için huzursuz yaşayan bir aile veya bir cemiyetin içerisindeki ferdlerin de huzurla yaşaması mümkün değildir.

O hâlde haklarına riayet edilmesini özleyenler, huzurlu yaşamasını isteyenler, evvelemirde içinde yaşadıkları aile veya cemiyetin haklarını riayet etmesini bilmelidirler.

Bu takdirde herkesin vicdan huzuru ile yaşaması kolayca te’min olunmuş olur. Vicdan huzuru olanların faaliyetlerinde daima bir canlılık hâkim olur. Ne kadar çalışsalar vücutlarındaki zindelik zâil olmaz. Böylece ömürlerinin bereketini hissederler. Mesailerinin feyizli neticelerini gördükçe en büyük zevki derûnî ve hazz-ı manevî içinde yaşayabilirler. Çünkü iç huzura sahiptirler ve bu huzuru vücuda getiren hukuka riayetkârlık ferdlerde hâkimdir. Cemiyet “haklara hürmet ve riayet eden ferdlerden müteşekkil” bir cemiyettir. Bunun için herkesin manevî huzuru mevcut ve yerindedir.

Bunun ters yüzünde yaşayan insanların faaliyeti ise zoraki bir faaliyettir. Bu kısım insanların faaliyetlerinde bir bezginlik ve vücutlarında bir bitkinlik göze çarpar. Bunların hayatı sanki bir zindan olmuştur. Mesaileri kendileri için âdeta cezaî bir hüküm olmuştur ve sanki cezaya benzeyen faaliyetin ilerisinde daha acı an ve günlere muntazırdırlar. İç zevki ve manevî bir haz denilen şeyler onlar için meçhuldür. Neden? Çünkü onların manevî huzurları yoktur. Bu huzurlarını vücuda getirecek olan haklara riayet vazifesi ihlâl edilmiş, ihmale uğramış, haklara riayet unutulmuş, terkedilmiş hak sahiplerinin yüzlerine istihza ile gülünmüş, sen de sen, ben de ben denilmiş, herkes kendini beğenip şeytana kul-köle olmuştur.

Öyleyse nizam ve intizamın, huzur ve sükûnun gereği gibi temin olunmasına en büyük esas olan hukuka riayet babında hakkın sözünü dinle de kendine düşen vazifeyi bil ve yap!.. Kendine istikâmet ver. Hakkı dinle de kabul et. Hak sahiplerinin haklarına riayet et. Bu suretle hem kendi hak ve huzurunu temin etmiş, hem de başkalarının huzur ve haklarına hürmet etmiş olursun.

Ancak sen ve ben veya hepimiz bu mühim hakların ehemmiyetini lâyıkıyla bilemeyiz ve kavrayamayız. Onun için her şeyi yoktan var eden, her türlü haklara riayeti emredip lüzum ve ehemmiyetini, hudud ve kâidelerini beyan eden her türlü kemal sıfatlarıyla muttasıf, noksan sıfatlardan münezzeh olup şerîk ve nazîri olmayan, ibadet edilmeye ve ubudiyete lâyık ancak kendisi olan Allah Zülcelâl hazretlerinin kitabından hak sahiplerine ait ferman-ı ilâhîsini dinleyelim ve beraberce nazar-ı dikkate alalım.

(Mehmed Emin Demirkan tarafından Sebil Yayınları’nda basılmak üzere hazırlanan Reisü’l-Kurra Hacı Hafız Abdurrahman Gürses Hocaefendi isimli kitap üzerinden derleme yapılarak alınmıştır.)

İlginizi Çekebilir

İlginizi Çekebilir