Hüma Dergisi Bülten Kaydı

İlham veren içerikler, eğitimden kültüre, İslami ilimlerden psikolojiye, tarihten edebiyata kadar pek çok alanda keyifli bir yolculuk için doğru adrestesiniz. Yeni ve zengin içeriklerimizden haberdar olmak, özel bültenlerimize erişmek ve güncellemelerden anında haberdar olmak için ailemize katılın! E-posta bültenimize kaydolarak en son içeriklerimizi kaçırmayın. Hemen kaydolun, Hüma Dergisi'nin ayrıcalıklı okuyucu ailesine katılın!

Menü

Perşembe, Nisan 10, 2025

Reisü’l-Kurra Hacı Hafız Abdurrahman Gürses Hocaefendi 5

Ümmü Gülsüm Yeşil

Paylaş

Bacanağı Hafız Cemil Genç Hocaefendi, Abdurrahman Gürses Hocaefendi ile ilgili eliyle yazarak not tuttuğu bir defter dolusu hatıratta bu mübarek zatın şahsiyetine ışık tutan ve önceki yazılarımızda da değindiğimiz güzel vasıflarını ortaya çıkaran pek çok vakıa nakletmektedir:

“Vaktiyle bir zat kendisini ısrarla ikna ederek hacca götürmüş, hac dönüşü sağda-solda Hocaefendi’yi masrafını ödeyerek hacca kendisinin götürdüğünü söylemeye başlamış. Bu söz herhangi bir suretle Hocaefendi’nin kulağına gidince Fatih’teki evini satarak adamın kendisi için ödediği parayı ona iade etmiş ve bir daha böyle konuşmamasını kendisine ihtar etmiştir.”

Hafız Cemil Efendi, Hocaefendi’nin ülke dışında dahi her gittiği yerde baş mukrî (okuyucu) olduğunu ve sesinin halâveti ve meclisin icabına göre ayetler seçmesi sebebiyle herkese tesir ettiğini şöyle anlatmaktadır:

“Merhum Hocaefendi ile seyahat yapmak son derece huzurlu ve zevkliydi. Kendileriyle beraber ilk defa takriben 1957 yılında hac ibadetimizi îfâ etmek üzere yola çıkmıştık. İstanbul’dan Şam’a trenle gittik. Şam’da yirmi gün kadar kaldık. Hocaefendi, Şam’ı çok sever ve sık sık ibadet için Emeviye Camii’ne giderdi.

Emeviye Camii, bambaşka bir yerdi. Dört mihraplı bu camide, o tarihlerde sekiz imam ve doksana yakın müezzin hizmet etmekteydi. Öğle namazı kılındıktan sonra müezzinler, bir saate yakın bir vakit boyunca Kur’an-ı Kerim tilaveti ve güzel ilâhîlerle cemaati mest ederlerdi. Son gidişimizde bunların hiçbirini göremedik. Geride hüzün verici bir sessizlik ve sadece turistlerin ziyaret ettiği bomboş bir cami kalmıştı.

Şam’da bulunduğumuz sıralarda Şeyh Mahmud Sami Efendi’nin de orada olduğunu öğrendik. Abdurrahman Hocaefendi ile Mahmud Sami Efendi’nin bulunduğu bir eve gittik. Bir Cuma gecesi idi. Şam’ın ileri gelen ulemâsı ve meşâyihi de bu mecliste yer almıştı. Coşkulu bir zikir başladı. Ağlayanlar, bağıranlar, vecd ile kendinden geçenler… Zikir yaklaşık bir saat devam etti. Kısa bir sessizlikten sonra Hocaefendi, yüksek perde ile Kur’an-ı Kerim tilâvetine başladı. Hocaefendi’nin ağzından inci taneleri gibi dökülen Kur’an-ı Kerim ayetleri orada olanların heyecanını ziyadeleştirmişti. O gece yaşadığımız manevî lezzetleri tarif etmek bile mümkün değildir.”

(Mehmed Emin Demirkan tarafından Sebil Yayınları’nda basılmak üzere hazırlanan Reisü’l-Kurra Hacı Hafız Abdurrahman Gürses Hocaefendi isimli kitap üzerinden derleme yapılarak alınmıştır.)

İlginizi Çekebilir

İlginizi Çekebilir