Cuma, Nisan 11, 2025
Kategori:

Kız Çocuklarımıza Ulaşmak, Onları Eğitmek ve Daha Güçlü Yarınlara Hazırlamak İsteriz

Paylaş

Yeni dünya görüşleri, ülkelerin gelişmesinde, büyümesinde ve dünyada söz sahibi olmasında eğitim, iş ve gelir düzeyi dahil olmak üzere kadın-erkek fırsat eşitliğine dayalı kapsayıcı bir gelişmeyi öngörmektedir.

Kız çocuklarının iyi eğitimi; daha sağlıklı yetişmelerine, iş dünyasında daha çok ve daha üst pozisyonlarda yer almalarına, ileride kendi çocuklarının sağlığına ve eğitimine daha çok değer vermelerine olanak sağlamaktadır. Saydığımız bütün bu başlıklar ilerde kuracakları ailenin yoksulluk çekmemesi için de ayrıca önem taşımaktadır.

Aslında dünyada birçok ülke ve UNICEF, UNESCO, OECD, AB Komisyonu, Dünya Bankası gibi eğitim alanındaki küresel birçok yapı, kadınların ve kızların eğitimini, eğitim stratejilerinin tam da kalbine koymak için büyük gayretler göstermektedir.

Dünya Bankası (WBG), Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin sağlıklı yürümesi ve reel noktalara erişimi için, uluslararası kuruluşlarla birlikte stratejik yapılanmaya bağlı olarak çeşitli çalışmalar ve projeler yürütmekte, bu doğrultuda ülke ve bölge bazında sonuç raporları hazırlamaktadır. 2016-2023 Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği, Yoksulluğun Azaltılması ve Kapsayıcı Büyüme strateji belgesinde, kızların ve kadınların eğitimi konusunda yapılabilecekleri çalışmış ve takip etmiştir. Bu bağlamdan olmak üzere, Dünya Bankası Uluslararası Kalkınma Birliği (IDA-The World Bank International Development Association) ve benzeri kuruluşlar, kızların eğitimi için ilkokul ve ortaokul seviyelerinde burslar vermiş, yetenek geliştirme programları açmış, kadın öğretmenlerin yetiştirilmesine ve okulların şiddetten uzak, güvenilir hale getirilmesinde önemli adımlar atmıştır. Bu projeleri, Bangladeş, Gana, Nijerya ve Yemen’de uygulamıştır. Örnekler vermek gerekirse, Yemen’de 100’ü kadın olmak üzere 14 bin öğretmen eğitilmiş, 40 okul inşa edilmiş, 50 okulda dijital laboratuvarlar ve kütüphaneler kurulmuş ve kız çocukların okula başlaması için ebeveyn eğitim programları düzenlemiştir. Bangladeş’te kızlara verilen burslarla lise eğitimlerini tamamlamaları sağlanmıştır. Ayrıca bu eğitim boyunca kız çocuklarının erken evliliklerinin doğru olmayacağı ailelere anlatılmıştır. 6.700 ortaöğretim kademesinde 1.24 milyon kız öğrenci programdan yararlanmıştır.

Bütün bu gayretlere rağmen, dünya geneline bakıldığında; Dünya Bankası eğitim raporlarında, 6-15 yaş arasındaki 62 milyon kız çocuğunun hiç okula gitmediği, 6-11 yaş arasındaki 16 milyon kız çocuğunun ise okula başlama olasılığının hiç olamayacağı bildirilmektedir. Bu oran, erkek çocuklar için 8 milyon civarındadır. Bu raporlara göre, kız çocuklarının okuldan geri kalmalarındaki en önemli faktörler, aile gelirinin çok düşük olması, kültürel normlar, merkezden çok uzak yerleşkelerde yaşanması, nadir kullanılan dillerin hâkim olduğu (nadir etnik-diller) bölgelerde büyümüş olmaları olarak verilmektedir.

Kırsal kesimde, yoksul bölgelerde, kültürel eğitimi az olan ailelerde kızları okula göndermek kadar, okula devamlarını sağlamak da bir o kadar zor olmaktadır. Çünkü bu bölgelerde neredeyse 7-8 yaşlarından itibaren kızlar ev işlerini yapmakta, kendinden küçük kardeşlerine bakmakla görevli kılınmakta, illa da okur-yazar olmalarına neredeyse gerek duyulmamaktadır. 21. yüzyılı idrak ettiğimiz bu yıllarda bile, inanması güç olsa da yukarıda bahsi geçen başlıklar kız çocuklarının okula gönderilmemesinde halen ana gerekçelerdir.

Neredeyse 28 yıl önce, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde yaşamda kadınlar ve kızların önlerine konulan engellerin ve bariyerlerin kaldırılması ve de hayata eşit katılım için birçok aksiyon planı hazırlandı. Son 20-30 yıldır, kadın hakları konularında, kızların okullaşma oranının artması, erken evliliklerin önlenmesi, kadın sağlığı, kadının politikada ve özel sektörde önemli pozisyonlarda rol alması gibi başlıklarda çok yol alındığını görüyoruz. Tam da bu noktada, az gelişmiş bölgelerde daha adil, daha özgür, daha güvenli ve refah seviyesini artıran politikaları desteklemek üzere uluslararası birçok kuruluş olağanüstü gayret göstermektedir.

OECD, kızların eğitimi konusunda, erken yaşlardan itibaren, mesleki derslerin ilk ve orta öğretimde esnek müfredatın zorunlu bir parçası olmasını önermektedir. Bazı ülkelerde ilkokullarda %3 ve ortaokullarda %4 oranında kız öğrencilerin iş dünyası ile karşılaşmasını sağlayan pratik ve mesleki derslere yer verilmektedir. Bu derslerde, hemşirelik, terzilik, dikiş, turizm otelcilik, bilimsel ve teknolojik keşiflerin pratik kullanımı konularında bilgi sağlayan dersler müfredatın bir parçasıdır. Norveç, Fransa, Avusturya gibi ülkeler başta olmak üzere, 38 OECD ülkesinin yarısında bu uygulamalar yer almaktadır (International Women and Girls Strategy 2023-2030, www.gov.uk/official-documents).

Ülkemizde 2012 yılında 6287 sayılı yasa ile 12 yıllık zorunlu ve kesintili eğitime geçildi. Bu değişikliği takiben, kız ve erkek öğrencilerin net okullaşma oranında artış gözlendi. Ortaöğretimde ortalama net okullaşma oranı, 2012-2013’te %70.1’de iken en güncel verilerin sunulduğu 2021-2022’de %89.7’ye çıktı. Kız çocukların ortaöğretimdeki net okullaşma oranlarına çarpıcı iki örnek olarak, Muş’ta bu oranının %65, Rize’de %99.1 ve Karabük’te %97.9 olduğunu görmekteyiz (TÜİK). Özellikle son 10 yıldır, Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) ve UNICEF ve AB’nin finansal destekleri ile yürütülen birçok projeyle (Haydi Kızlar Okula, KEP I, KEP II, İyi Hikayeler gibi) kız çocukların okullaşmasında önemli artışlar sağlandı. Bu tip çalışmalarda, aile, öğretmen, imam, muhtar ve bölge kanaat önderleri ile yürütülen işbirliklerinin projenin başarıya ulaşmasında önemli referans noktası olduğunu görmekteyiz. Bütün bu aktif çalışmalara rağmen, UNESCO 2021 verilerine göre, dünyada 6-18 yaş arasında yaklaşık 118 milyon 500 bin, Türkiye’de ise yaklaşık 290 bin kız çocuk okula gitmiyor.

Bu kapsamda, öğretmen yetiştiren kurumların, hizmet içi eğitim programlarının kadın-erkek fırsat eşitliğine duyarlı eğitimler vermesi konunun ana noktalarından biridir. Bütün bu çalışmalar, planlı biçimde ve süreklilik göstermelidir.

 

(Times Higher Education, Chris Havergal, 29 Aralık 2021 tarihli yazıdan yararlanılmıştır.)

İlginizi Çekebilir

İlginizi Çekebilir