Çarşamba, Kasım 19, 2025

Kişilik Kavramı ve Bağımlı Kişilikler Üzerine

Hafize İhtiyar Karakuş

Paylaş

Geçmişten günümüze kişilik, insan ilişkilerinde ve bireylerin birbirini anlama sürecinde mutlak gündemi olan önemli bir konu olmuştur. Kişilik, özellikleri ve yapısı bakımından toplumsal yaşamda önemli bir yere sahiptir. Ancak bazı durumlarda psikolojik ve biyolojik birtakım sorunlarla birlikte kişilerin işlevsellikleri bozulabilmekte, günlük yaşamlarını sürdürmekte güçlük yaşayabilmektedirler. Normal olandan sapmalar şeklinde nitelendirebileceğimiz anormalliklere ve bozukluklara değineceğimiz bu yazımızda, öncelikle kişilik kavramı bazı başlıklar altında irdeleyecek, ardından asıl konumuz olan bağımlı kişilik bozukluğunu inceleyeceğiz.

KİŞİLİK

Temel olarak kişilik dediğimiz kavram, sıkça kullanılmasına ve bilimsel olarak açıklanıp anlaşılması için farklı yaklaşımlara sahip olmasına rağmen, üzerinde anlaşılmış genel bir tanıma kavuşamamıştır. Ancak literatür incelendiğinde karşılaşabileceğimiz tanımlamaların çoğunda bireysel farklılıkların ön planda olduğu görülür. Bu açıdan kişilik; bireyi diğerlerinden ayıran, kendine has özellikler bütününü temsil eder. Aşikâr ve gözlenebilen davranışlarımız kişilik tarafından düzenlenmektedir. Diğer bir deyişle kişilik, gözleme dayalı anlam çıkarmalardan oluşan bir soyutlamanın ürünüdür. Bir diğer vurgulanan öğe ise tutarlıklıktır. Yani kişilikten kastedilen, zamana, mekâna ve çeşitli durumlara karşı sabit ve sürekliliğini koruyan bir yapıdır.[1]

Kişilik ile ilgili çalışmalar 1908’de Freud ile başlayıp Adler ve Jung ile devam etmiştir. Wilhelm Wundt (1832-1920) tarafından başlatılan psikoloji tarihi açısından baktığımızda ise, ilk kez Gordon Allport’un çalışmalarıyla gündeme gelmiştir. Allport, bireysel farklılıkların öneminin üzerinde durmuş ve mesleki hayatını kişilik ile kişilik özellikleri yaklaşımına adamıştır. Allport, kişiliğin birçok tanımını yapmıştır ve birisinde kişilik için ”dinamik organizasyon” terimini kullanmıştır. Bu ifadesinde kişiliğin değişken ve hareketli yapısına vurgu yapmıştır. 1945’li yıllara geldiğimizde ise kişilikle ilgili çalışmalarıyla Raymond Cattell ismi ön plana çıkmaktadır. Cattell, kişiliği anlamak için istatistiksel bir yöntem olan faktör analizini kullanmıştır. Birbiriyle ilişkili olan özellikleri gruplarken birbirinden bağımsız özellikleri dışlamıştır ve böylece kişiliğin temellerini anlamaya çalışmıştır. Bu yıllarda Cattell gibi, Eysenck ve Horney de çeşitli çalışmalar yürütmüştür. Eysenck bir psikolog olarak kişiliğin daha çok biyolojik yönünü vurgularken, bir psikiyatrist olan Horney ise kişiliğin sosyal yönüne ağırlık vermiştir. 1960’lı yıllar ve sonrasında ise davranışçı, bilişsel ve hümanistik yaklaşımlar gibi birçok kuram çerçevesinde farklı ele alışlar devam etmiştir.[2]

KİŞİLİK BOZUKLUKLARI

Kişilik Bozukluğu (KB) kavramını ele aldığımızda pek çok tanıma rastlamak mümkündür. Araştırmacılar kişilik bozukluklarının en iyi şekilde nasıl kavramsallaştırılacağı, kategorilere ayırılacağı ve tanımlanacağı konusunda hemfikir olamamışlardır. Bu nedenle standart bir yargıya ulaşmak güç olmaktadır ve halen tartışılmaktadır.

KB, birçok farklı kişisel ve toplumsal durumlara esnek olmayan yanıtlarla kendini gösteren içe sinmiş ve kalıcı davranış kalıplarıdır.[3] Diğer bir deyişle bireylerin kendilerine özgü niteliklerinde bir aşırılık söz konusu olduğunda kişilik bozuklukları akla gelmektedir. Dolayısıyla burada, normal tanımından uçlara kayma yani anormallik vardır.

KB, tanımı gereği uzun süreli bir seyir izleyen ve genellikle kötü sonuçlarla ilişkilendirilen ortak durumlardır. Kişilik bozukluklarındaki sorunların ana kaynağının, bireyin kendisini ve diğerlerini algılayış biçimiyle ilgili olduğu söylenebilir. Kurt Schneider, psikopatik kişilikleri tanımlarken, kişilik özellikleri nedeniyle acı çeken veya toplumun acı çekmesine neden olan bireyler, ifadelerini kullanmıştır. Ona göre, anormal kişilikler büyük oranda doğuştan gelen yapılardır ancak kişisel gelişim veya dış etkilerin bir sonucu olarak da gelişebilirler. Günümüzde yaygın olarak kabul edilen mevcut sınıflandırmaya göre kişilik bozuklukları üç gruba ayrılır ve on alt tür olarak ele alınır. Bağımlı kişilik bozukluğu da bunlardan biridir.

BAĞIMLI KİŞİLİK BOZUKLUĞU

Bağımlı kişilik bozukluğu (BKB), bireyin yaşamına yoğun stres getiren ve işlevselliğini bozan, boyun eğici, itaatkâr ve yapışkan davranış örüntüsüyle sonuçlanan sürekli bakılma ihtiyacı ve ayrılma kaygısına karşılık gelen bir bozukluktur.[4]

Bağımlı kişiliğe dair birçok özellik tarif edilmektedir. Bunlar arasında, sevdikleriniz mutlu olunca fazlasıyla mutlu olmak ve birçok bencil olmayan eylemde bulunmaya gönüllü olarak katılmak da dâhil olmak üzere, başkalarının iyiliği için fazlasıyla kişisel fedakârlıklar yapmak gibi davranışlar bulunmaktadır. Görünüşte sıcak ve şefkatlidirler, ancak bu görünümün altında, kendilerini çaresiz görürler ve kendi başlarına bir şey yapmaktan korkarlar. Dünyadaki problemlerle yüzleşmekten kaygı duyarlar, çünkü birçoğu siz tavsiye vermezseniz günlük rutin kararları bile alamamaktadır. Hayatlarını başkalarının kontrolüne bırakırlar, çevresindekileri yapışkanlıklarıyla boğarlar ve sonra kendilerini terk edilmeye karşı savunmasız bırakırlar. Bu olasılığa karşı korunmak için bağımlılar, hızlı bir şekilde arkadaşlarının isteklerine teslim olabilir veya hiç kimsenin ondan ayrılmak istemeyeceğinden memnuniyet duyabilir. Sık sık yaşamlarını, kendi başlarına durmalarına neden olacak şeylerden kaçınarak düzenlerler. Bir ilişki nihayet sona erdiğinde, özgüvenleri mahvolur. Destek veya bağlılıktan yoksun kalmış bir halde kendi dünyalarına çekilirler ve gittikçe gerginleşerek umutsuz hale gelirler.

Bağımlı kişilik bozukluğu olan insanlar, günlük olaylarda, önemsiz dahi olsa her konuda başkalarına danışma gereksinimi duyarlar. Sürekli danışmaya gerek duymalarının nedeni, ilgi ve desteğe fazlasıyla ihtiyaç duymalarından kaynaklanmaktadır. Tek başlarına sorumluluk almak istemezler. Hayatın çoğu alanında önemli bir sorumluluk almadan önce başka bireylerin desteğini alacaklarından emin olmalıdırlar. Bu desteği kaybetmekten korktukları için, reddedilme endişesiyle kendi görüşlerini paylaşamazlar. Bir konu hakkında farklı düşünseler bile bunu dile getirmekten oldukça çekinirler. Sırf diğer insanların onayı için hiç uygun olmayacak şeyleri yapacak kadar ileriye gidebilirler. Tek başına olmak onlara yetersizlik hissettirdiğinden yalnız kaldıklarında yoğun kaygı hissederler. Bir kişiye çok bağlı görünseler de eğer onun desteğini kaybederse hemen yeni bir ilişki arayışı içine gireceklerdir.

TEDAVİ YAKLAŞIMLARI

BKB’nin tedavisine yönelik olumlu sonuçlar bildiren farklı tedavi yaklaşımları bulunmaktadır. Diğer kişilik bozukluklarına göre BKB’nin tedavi süresinin daha kısa olduğu ve daha sorunsuz geçtiği belirtilmektedir. Farmakolojik tedavi, bilişsel davranışçı terapi, grup terapisi ve bütünleştirici yaklaşımlar gibi çeşitli tedavi yöntemleri kullanılanlar arasındadır. BKB’de tedavi hedefinin bağımsızlık olduğunu varsaymak yetersiz olur. Aslında, birçok bağımlı hastanın en büyük korkusu, tedavinin tamamen bağımsızlığa, izolasyona yol açması ve başkalarının yardımı veya desteği olmadan yaşamı tamamen kendi başlarına sürdürmeleri gerekmesidir. Oysa BKB’nin tedavinin hedefi için daha iyi bir kelime “özerklik” olacaktır. Özerklik ile diğerlerinden bağımsız olarak hareket edebilen, ancak yakın ilişkiler de geliştirebilen bir kişi tarif edilir. Sonuç olarak bağımlı kişilerde terapinin temel amacı, özerklik ve öz yeterlilik artışının sağlanmasıdır.

[1] İnanç, B. Y. ve Yerlikaya, E; Kişilik Kuramları, Ankara: Pegem Akademi, 2016

[2] Şenyuva, H. Ş.; Aydın İlinden Alınan Normal Bir Örneklemde Kişilik Bozukluklarının Yaygınlık Çalışması, (Doctoral Dissertation) Adnan Menderes Üniversitesi, 2007

[3] Dünya Sağlık Örgütü (1993), Ruhsal ve Davranışsal Bozukluklar Sınıflandırılması (ICD-10), (Çev. Öztürk, O. ve ark.), Türkiye Sinir ve Ruh Sağlığı Derneği, Ankara

[4] American Psychiatric Association, Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, (4. Edition) Washington DC: American Psychiatric Association, 1994

İlginizi Çekebilir

İlginizi Çekebilir