Bizlere örnek teşkil edebilecek hanım şahsiyetler şüphesiz ki yolumuza ışık tutan birer kandil gibidirler. Bu emsallerden biri olan Ayşe Hümeyra Ökten, 1925 yılında Fatih’te dünyaya gelir. Çok çalışkan ve zeki bir öğrenci olan Ökten, daha ilkokul sıralarında iken zekâsıyla öne çıkar.
Erkek kardeşinin vefatı üzerine doktor olmaya karar veren Ökten, eğitimine İstanbul Tıbbiye’sinde devam eder. Meslekî açıdan uzmanlığın önemli olduğunu düşünür ve dâhiliye alanında ihtisas yapar. Kızılay’ın görevlendirmesiyle Medine’ye gider. Aynı zamanda birçok âlim ve devlet adamının da doktorluğunu yapan Ayşe Hümeyra Ökten mesleğine sıkı sıkıya bağlıdır.
ÂLİM YETİŞTİREN EV
Ayşe Hümeyra Hanım misafiri bol ve daima ilim sohbetleri yapılan bir evde yetişmiştir. Evlerinde sabahtan akşama kadar bir düzenin hâkim olduğunu belirten doktor hanım, babası Mahmut Celaleddin Ökten’in her gün belirli saatlerde aile bireyleri ile sohbetler ettiğini anlatmıştır. Hafız olan babası Mahmut Celaleddin Ökten, Osmanlı döneminde medrese hocalığı, Cumhuriyet’in kurulmasının ardından fakültelerde Arapça ve felsefe hocalığı yapmıştır. Hedefi, insanlığın hayrı için çalışan münevver gençler yetiştirmek olan Celal Hoca, İmam Hatip Liselerinin kuruculuğuna öncülük etmiş, ders müfredatlarına dinî ve fennî ilimlerin koyulmasını sağlamıştır. Onun şu sözleri bu hedefini yansıtır: “Asrın ihtiyaçlarını müdrik, Doğu’yu ve Batı’yı bilen münevver, aydın desinler diye dinden taviz vermeyen, dindar desinler diye de dinden taviz vermeyen, tavizsiz fakat müsamahakâr bir gençlik…”
Ayşe Hümeyra Ökten’in yumuşak huyluluğunu aldığı annesi; Mahmude Ökten, kardeşleri ise önemli fikir adamlarından biri olan Prof. Sadettin Ökten ve kimyager Züheyla Hanım’dır. Sosyal ilişkilerin zirve yaptığı bu evde Ayşe Hümeyra Hanım için “İnsana hizmet” prensibi öne çıkmıştır. Birikimleri ve tavsiyeleriyle insanlara yardım etmekten geri durmamıştır. Ziyarete ayrı bir önem veren Ökten, kendisini ziyarete gelmek isteyenleri asla geri çevirmemiş ve bulabildiği her imkânda çevreyi ve kültürleri tanımak için seyahatler etmiştir.
DİNDAR BİR DOKTOR HANIM
Onun hayatına bakarken kendisiyle ve toplumla iç içe, toplumun sorunlarına karşı duyarlı bir birey görüyoruz. Ayşe Hümeyra Hanım hayatı boyunca Allah’ın rızasını gözetmiş, her iş ve hareketinde bu ölçüde davranmayı kendine şiar edinmiştir. Maneviyatı hakkındaki soruları “Kendi hâlinde bir Müslümanım, herhangi bir bağlılığım yoktur.” diyerek cevaplamıştır. Aldığı kararlar, istikamet üzere yürüyen bir bireyin duruşunu yansıtmaktadır. Aynı zamanda merhametli, mütevazı ve ilim sahibi bir hanımdır. Din ve dindarlığın konuşulmasına ve gösterilmesine izin vermeyen bir baskı döneminde dahi dindar yaşamından taviz vermemiştir.
Ayşe Hümeyra Ökten, israftan ve malayaniden kaçınmış, boş vakitlerini kütüphanede ya da hastalarla ilgilenerek değerlendirmiştir. Mesleğine verdiği önem de onun karakterinin bir diğer özelliğidir. Onun meslek hayatı ilmî donanım ve samimiyet üzerine kurulmuştur. Hastalarından dua almış kendisi de samimi dualar etmiştir. Bu dualar neticesinde sevdalandığı şehir Medine’de yaşama fırsatını elde etmiştir.
MEDİNE’YE HİZMET YOLCULUĞU
Ayşe Hümeyra Ökten, İstanbul Çapa Tıp Fakültesinden mezun olduktan sonra mesleğine İstanbul’da başlamıştır. Hastalarına karşı göstermiş olduğu merhamet neticesinde bir hastasının “Doktor hanım ayağın Kâbe’ye varsın.” sözleri üzerine “Allah’ım, Sen hasta duasını kabul edersin.” diye dua etmiş ve Kızılay’ın görevlendirmesiyle hacca giden ilk kadın doktor olmuştur.
Medine’ye yaptığı yolculuklarda Necid çöllerini tır kamyonlarıyla geçmiş, Şam’da kışın soğuğunda tek başına tren beklemiş ve bunları yaparken amacından bir nebze olsun sapmamıştır. Buradan onun ne kadar cesaretli ve dirayetli bir kişiliğe sahip olduğunu anlıyoruz. Bu ziyaretten dönüşünde de hayatına tesettürlü olarak devam etmeye karar vermiştir. “Bütün dünya bir yana Medine bir yana!” diyen Ayşe Hümeyra Ökten, Suudi Arabistan’ın doktorlara oturma izni vermesiyle yılın yarısını kutsal topraklarda yarısını da İstanbul’da geçirmiştir. Bu şekilde ömrünü hizmete adayan Ökten, yoğun iş hayatı nedeniyle hiç evlenmemiş bu konudaki soruları “Her eve bir anne ama yedi mahalleye de bir doktor lazım, işte o doktor ben olayım.” diyerek cevaplamıştır. Tek başına bir vakıf görevi gören doktor hanım Medine’de vazife yaptığı sıralarda tabelaların Türkçe yazılmasına da vesile olmuştur. Son arzusu, Efendimize (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) komşu olmak olan Ayşe Hümeyra Hanım 95 yaşında sevdalandığı şehir Medine’de hayata gözlerini yummuştur.
ÖRNEK BİR ŞAHSİYET
Ayşe Hümeyra Ökten’in hayatına baktığımızda en önemli özelliğinin fedakârlık olduğu göze çarpar. Bu kadar hizmet aşkıyla yanan, hastaları ile bir yakını gibi ilgilenen, onca yolu tek başına kat eden doktor hanımın bunları yapması elbette ki büyük bir fedakârlık göstergesidir. Ailesinden aldığı ilim, istikrarlı duruşu ve ettiği dualar neticesinde bir kişilik geliştiren Ayşe Hümeyra Hanım, şüphesiz çevresine de güzel bir örneklik teşkil etmiştir. Döneminin tek tesettürlü hanımı olması onu bu örnekliğe sevk etmiştir. Dr. Gülseren Ataseven, “Biz Ayşe Hümeyra ablada gördük tesettürü ve ancak ondan sonra doktorun da tesettürlü olabileceğini öğrendik, sonra bizde o yoldan devam ettik.” demiştir. Bu sözler dönemindeki diğer doktor hanımlarında örnekliğini teşkil ettiğinin göstergesidir. Nitekim örnek olmak aynı zamanda lider olmaktır. Liderlik ise birçok hasleti bir arada barındırmayı gerektirir. Bunları kendisinde toplayan Ayşe Hümeyra Hanım için lider demek yanlış olmaz.
Her nimet külfetiyledir, derler. Ayşe Hümeyra Hanım da bu duruşunu korumak amacıyla zorluklarla karşılaşmıştır ancak o bunlara göğüs germeyi bilmiştir. O hepimiz için bir anne olmuştur âdeta. Ondan öğrenilecek çok şey var ancak bunlardan ikisi öne çıkıyor: Uğruna zorlukları göze alabileceğimiz bir hedef ve samimi dualar. Bunlar istikrarlı bir duruş ile beraber insan hayatını şekillendirebilecek yegâne özelliklerdir.