Üzerimde müebbet yemiş bir mahkûmun teni var
İçimde derince ağlamak
Kaçmak için gönül perdelerini yırtmak gerekir sandım
Ellerimde tanımadığım kimselerin kanı
Suçuma baktığımda üstü çizilmiş bir zandım.
Siz anmak nedir bilmezsiniz
Siz bulutları tutup yorgan yapmak istersiniz
Oysa bulutlar gelir adını fısıldar
Bu kentte her yağmur kendine ağlar
Üstünden sıyıramadığın bir suçtur yaşamak
Tutuşur gül tarlası, körükle üflersiniz
Bilmez misiniz her rüzgâr yoluna akar.
Bir gün sor gökyüzündeki buluta girdiği o kabı
Suyun rengini aldığı girdabı
Gözlerinde bana hitap eden manayı sor
Bir sanrıya bulaşmaktan hüküm giyersiniz.
Çok yürek gerekiyor, çok böbrek çokça ayak
Nasırlar gerekiyor, biraz tuz biraz ayaz
Çok gömlek çok ölmek çok dirilmek
Sargı, merhem ve biraz mendil fazla değil
Bol su, akan ter ve gözyaşı
Açılışlar, kapanışlar, yakarışlar
Biraz simit ve çay, yeniden başlarken lazım olanlar
Bu mevsimde her bahar kendine çiçek açar.
Ben ağlarım.
Ne seni ne beni
Ben ağlarsam kalemime ağlarım
Kana aşina kalbimi susmak için dağlarım
Ne çıkar bir satır daha yazsam
Saklasam sözlerimi ne çıkar
Okunur bakışlarımdan bir kitap gibi acısı hayatın
Kapatsam gözlerimi ne çıkar.