Fıkıh literatüründe İmam Muhammed olarak bilinen Ebu Hanife’nin önde gelen talebesi olan Ebu Abdullah Muhammed b. el-Hasan b. Ferkad eş-Şeybani (ö. 189-805) Vâsıt şehrinde doğmuştur. Ailesi daha sonra Kûfe şehrine yerleşmiş ve İmam Muhammed Kûfe’de yetişmiştir. Ebu Hanife’nin ilim meclisine katılmaya başladığında 14 yaşında olan İmam Muhammed diğer âlimlerin ders halkalarına da katılarak ilim tahsil etmeye devam etmiştir. Kûfe’de tamamladığı eğitimlerden sonra hadis ilmini daha iyi öğrenmek için Medine’ye giderek İmam Malik’ten el-Muvatta eserini dinlemiştir. Ayrıca başka şehirlerdeki birçok hocadan da farklı dersler almıştır. Önemli ilim merkezlerinden olan Kûfe, Mekke, Medine, Basra, Vâsıt, Şam, Horasan ve Yemame’nin önde gelen hadis âlimlerinden rivayette bulunmuştur. İlim tahsil etme serüveni bittiğinde Bağdat şehrinde yaşamaya başlamıştır. O’nun meşhur bir âlim olduğunu duyanlar hadis ve fıkıh dersi almak için yanına gelmeye başlamıştır. İlmi ve öğretici üslubuyla insanların sevgisini kazanmış olan İmam Muhammed, Ebu Yusuf vefat ettikten sonra ehl-i reyin önder ismi olmuştur.
İmam Muhammed, Hanefi mezhebinin görüşlerini nakledip kaydederek ekolün gelişmesinde büyük bir rol oynamıştır. Ebu Hanife’nin görüşleri yanında kendi görüşlerini ve Ebu Hanife’nin diğer talebelerinden öğrendiklerini yazarak mezhep görüşlerini bir araya getirip günümüze kadar aktarılmasına vesile olan ilk kişi İmam Muhammed’dir. Eserlerde kendi içtihatlarına yer vermesi mezhebin görüşlerinin zenginleşmesinde de etkili olmuştur. O’nun eserleri mezhep âlimleri tarafından da esas kaynak olarak kabul edilmiştir.
Kaynaklarda geçen rivayetlere göre İmam Muhammed, üstün bir zekaya sahip ve ilim öğrenirken ve öğretirken vaktini oldukça verimli kullanan bir şahsiyetti. Öğrencileriyle veya başkalarıyla yaptığı fıkıh tartışmalarında meselelere yaklaşımı ve açık görüşlülüğüyle bilinmekteydi. Ayrıca İmam Muhammed’in fıkıh ve hadis dışında Arap dili ve matematik alanlarında da geniş birikime sahip olduğu söylenmektedir.
HELAL KAZANÇ MÜBAHTIR
Çok sayıda eseri ve çeşitli alanlarda eseri olan İmam Muhammed’in ele alacağımız eseri Kitabü’l-Kesb isimli kitabıdır. Bu eser İmam Muhammed’in zühd ve vera’ konusundaki ilk eseridir. Eser İslam iktisadında helal kazanç konusu hakkında yazılmış değerli bir muhtevaya sahip, alanında yazılan ilk kitaptır.
Helal kazanç sağlamanın önemini anlatan kitap, tembellik ve dilencilik yapmayı eleştirerek alın teriyle çalışmanın gerekli olduğunu savunmaktadır. Yazar kitapta helal kazancın mubah olduğunu anlatmış ve bazı kişiler tarafından helal kazanç için çalışmanın tevekküle aykırı olduğuna dair görüşleri delillerle reddetmiştir. Bir şey elde etmek için sebeplere başvurmanın tevekküle zıt bir durum olmadığını anlatmaktadır. Zaruri ihtiyacı karşılayacak kadar kazanç elde etmenin farz olduğunu ve bunun delillerini ele almıştır. Mubah yoldan çalışarak mal kazanmanın dilenmekten daha iyi ve bunun Allah’a yakınlaşmaya vesile olduğunu ifade etmektedir.
İmam Muhammed çalışarak kazanmanın peygamberlerin sünneti olduğundan bahsetmektedir. Yaşam için gerekli olan maişetin elde edilmesinde, harcanmasında ve sağlığı korumada Peygamber’i örnek almayı ve O’nun sünnetini uygulamayı tavsiye etmektedir. Günümüzde de düştüğümüz yanılgılardan biri olan dünya ve ahiret hayatı için çalışmanın bir arada sürdürülmesi yerine yalnızca bir taraf için çalışmak, telafisi zor olan zararlar getirmiştir. İmam Muhammed de bu konu üzerinde durarak maddi ve manevi hayatın dengeli bir şekilde yürütülmesi gerektiğini vurgulamıştır.
Kitapta, kazanç getiren meslekler ele alınmış tarım, hayvancılık, ticaret, sanatkarlık gibi alanlar zikredilmiştir. İmam Muhammed, kazancın çeşitleri ve derecelerinden de bahsetmiştir. Farz kazancın dereceleri sırasıyla; yükümlünün kendi nafakasını kazanması, eş ve çocuklarının nafakalarını kazanması, anne ve babasının nafakasını kazanmasıdır. Ayrıca kişinin kendisi, ailesi ve anne babası dışındaki hısımlarına yardım etmek için çalışması da menduptur. Çünkü onlara yardım etmek sıla-i rahim kapsamına girmektedir. Bunun yanı sıra fakirlere yardım etmek için fazla kazanmanın hükmü de menduptur. Bunlar dışında da kazanç elde etmek mubah sayılmıştır. İsrafa kaçmadan kazanç sağlayıp biriktirmekte bir sakınca görülmemiştir.
Genel olarak baktığımızda İmam Muhammed’in tavsiyeleri günümüze de ışık tutmaktadır. Zira başkasına muhtaç olmadan yaşamak için helal kazancın ve başkalarına yardım etmek için kazanç elde etmenin önemi vurgulanmaktadır. Ayrıca insanların çalışmadan rızık beklemesinin hem kendisi hem de toplum ve devlet açısından doğru olmadığı görülmektedir. Önemli olan maddi ve manevi hayatı dengede tutup gerektiği ölçüde kazanıp helal yolda harcamaktır. Müslümanın hesaplı ve planlı yaşamasının önemi herkesçe malum ve aşikardır.