Çarşamba, Kasım 19, 2025

Havle bint Sâ’lebe’nin Mücadelesi ve Mücâdele Sûresi’nin Mesajı

Büşra Zeynep Sarışahin
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi-İslâmî İlimler

Paylaş

Mücadele Sûresi, Medine döneminde nazil olan surelerdendir. Bu sure adını ilk ayetlerde zikredilen ve Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile bir kadının yaşadığı olaydan alır. İlk ayette geçen “tucâdiluke” (seninle tartışan) ifadesi, surenin ismini oluşturmuştur.

HAVLE BİNT SÂ’LEBE’NİN KISSASI

Surenin inişine sebep olan olay, cahiliye döneminde yaygın olan “zıhar” uygulamasıdır. Zıhar, erkeğin eşine “Sen bana anamın sırtı gibisin.” demesiyle onu kendisine haram kılması anlamına gelirdi. Bu söz, nikahı feshetmeyip kadını boşanmamış gibi bırakıyor fakat aynı zamanda evlilik hayatını da fiilen sona erdiriyordu. Bu sebeple kadın, ne kocasıyla evlilik hukukunu yaşayabiliyor ne de boşanmış sayılıp başka biriyle evlenebiliyordu. İşte Mücadele Suresi’nin ilk ayetleri, böyle bir durumda olan Havle bint Sâ’lebe’nin yaşadığı sıkıntı üzerine indirilmiştir. Havle’nin eşi Evs b. Sâmit, öfkelendiği bir anda ona zıhar yapmıştı. Bunun üzerine Havle, Resulullah’a (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) başvurdu. Durumunu şöyle anlattı:

-“Ey Allah’ın Resulü! Kocam malımı tüketti, gençliğimi elimden aldı. Onun için birçok çocuk dünyaya getirdim. Şimdi ise yaşlandım, gücüm tükendi, çocuk doğuramaz hâle geldim. Böyle bir zamanda bana zıhar yaptı.”

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) önce, “Artık sen ona haramsın.” buyurdu. Ancak Havle, ısrarla meseleyi dile getiriyor, “Ey Allah’ın Resulü! Ne beni boşadı ne de bana eşlik hakkımı bıraktı. Sadece zıhar yaptı.” diyerek direniyordu. Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yine aynı cevabı verince Havle ellerini semaya kaldırarak, “Allah’ım! Derdimi Sana arz ediyorum.” diye yalvardı. Bunun üzerine Allah Teâlâ, onun samimi duasını kabul ederek şu ayetleri indirdi: “Eşinden dolayı seninle tartışan ve Allah’a şikâyette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah sizin konuşmanızı dinliyordu. Şüphesiz Allah işitendir, görendir.” (Mücadele Suresi, 1)

Bu mübarek surede, zıharın geçersiz ve çirkin bir söz olduğu açıklanarak bu tür bir fiilde bulunan erkeğin uygulaması gereken kefaret hükme bağlandı. (Mücadele Suresi, 2-4) Havle’nin bu dirayetli tavrı Kur’an tarafından onaylandığı için, Ömer (radıyallahu anh) ona hep ayrı bir saygı duymuş ve halifeliği döneminde etrafındakileri şaşırtacak derece onunla ilgilenmiştir.

MEDİNE TOPLUMUNUN EĞİTİMİ

Mücadele Suresi, sadece zıhar meselesiyle sınırlı kalmaz. O dönem Medine’de Müslüman toplumun sosyal ve ahlâkî gelişimini sağlamak amacıyla çeşitli konulara da değinir. Çünkü Medine’de artık Müslümanların kendi devletleri vardı ve bu toplumun her alanda İslâmî ölçülere göre terbiye edilmesi gerekiyordu. Surede ele alınan diğer konular şunlardır:

  • Gizli konuşmaların (tenâcî) adabı:

Müminlerin, topluluk içinde başkalarını dışlayacak şekilde fısıltıyla konuşmaları yasaklanmış, bunun münafıklar ve yahudilerin kötü bir alışkanlığı olduğu hatırlatılmıştır.

“Farkında değil misin, Allah göklerde olanı da yerde olanı bilmektedir! Gizli gizli konuşan üç kişi yoktur ki dördüncüleri O olmasın; beş kişi yoktur ki altıncıları O olmasın. Bundan az veya çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlaka Allah onların yanındadır; nihayet kıyamet günü onlara yapıp ettiklerini bildirecektir. Çünkü Allah her şeyi bilmektedir.” (Mücadele Suresi, 7)

  • Resulullah ile görüşme adabı:

Allah Resulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile özel görüşme yapacak kimselerin, görüşmeden önce sadaka vermeleri emredilmiştir. Bu hüküm, hem Efendimiz’e saygıyı hem de gereksiz ve maksatlı konuşmaların önlenmesini amaçlamıştır.

  • Münafıkların özellikleri:

Münafıkların gizli planlar yapmaları, müminlere zarar vermek için fısıldaşmaları ve Allah’a karşı gelmeleri kınanmış, onların sonunda hüsrana uğrayacakları bildirilmiştir.

  • Allah ve Resulü’ne düşmanlık edenlerle ilişkiler:

Müminlerin, Allah ve Resulü’ne düşman olanlarla yakın ilişkiler kurmamaları, imanlarını korumak adına dikkatli davranmaları istenmiştir.

Mücadele Suresi aslında şu ana fikir etrafında şekillenir; mümin, her durumda Allah’ın hükümlerine teslim olmalı, sosyal ilişkilerinde ahlâkı gözetmeli, söz ve davranışlarında sorumluluk bilinci taşımalı, münafıkların tuzaklarına karşı uyanık olmalı, Allah ve Resulü’ne bağlılığını hayatının merkezine koymalıdır. Bunu yaşam mücadelesi hâline getirmelidir. Allah Teâlâ’nın şu ayeti, bu teslimiyetin özünü özetler: “Bizim uğrumuzda elinden gelen çabayı sarf edenlere gelince, onları bize ulaşan yollara mutlaka yöneltiriz. Kuşkusuz Allah iyilik yapanların yanındadır.” (Ankebut Suresi, 69)

Bu mübarek sure, bir yandan aile hukukunu koruyan düzenlemeler getirirken diğer yandan müminlere ahlâk, adab, teslimiyet ve sabır dersleri verir. Bu yönüyle sure, sadece indiği dönemde değil,

kıyamete kadar tüm müminlere yol gösterici niteliktedir. Zira dünya, çalışıp kazanma yeridir; âhiret ise yapılanların karşılığının görüleceği yerdir. Burada amel defterimizi hayır ve güzel amellerle ne kadar süslersek, ebedî âlemde de o nispette saadete ereriz.

Peygamber Efendimiz’in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şu duası ise, surenin ruhunu yansıtır niteliktedir: “Allah’ım! Sen’den Sen’i sevmeyi, Sen’i seven kişiyi sevmeyi ve Sen’in sevgine ulaştıracak amelleri dilerim.” (Tirmizî, Deavât, 72)

Yüce Mevla bu dünya mücadelesini kazananlardan eylesin.

İlginizi Çekebilir

İlginizi Çekebilir