Bir evin kapısından adım atar atmaz orada yaşayan insanın dünyasına girmiş oluruz. Tefrişat düzeniyle, seçilen mobilya ve malzemelerle, renk tercihleriyle, mekân bize o insanı anlatır. Bu yüzden her ev farklı bir âleme açılır. Bu özgünlük son zamanlarda ne yazık ki mimari plan ve cephelere yansımamaktadır.
Nüfusun dünya genelinde artmasıyla beraber konut ihtiyacı çoğalmıştır. Bu da maliyet ve yer açısından kısıtlamalar doğurmuştur. Minimum alanları maksimum kullanma çabasından kaynaklı sıkışık binalarda birbirini tekrar eden planlarda yaşıyoruz. Maliyeti uygun malzemelerle, görüntüyü kurtarmak için kullanılan yapay malzemeler (ahşap, taş kaplama vb.) ile oluşturulan bina siluetlerine tanıklık ediyoruz. Bazen öyle oluyor ki binayı tarif etmek için etrafındakilerden ayırt edecek bir unsur bile bulamıyoruz.
ESERİN SURETİ
Cephe, bina ile ilk karşılaştığımız ve yapıyı bize ilk anlatan bölümdür. İlk izlenim bu bakışla oluşur. Doğa koşullarından dolayı gerek soğuk ve sıcağa, gerek yağış ve kara karşı farklı malzemeler kullanılarak önlemler alınmıştır. Kullanılan malzemelerde verim amaçlanırken aynı zamanda bu materyaller yapının kimliğini oluşturur. Yapıyı özel kılan, içerdiği malzemelerle ortaya koyduğu biçimdir.
“Kütle, onu yönlendiren ve yaratan hatlara göre bölünmüş bir yüzeyle kaplıdır; yüzey kütleye kişiliğini verir.” Le Corbusier’
Tasarım yaparken dikkat edilmesi gereken bazı ilkeler vardır. Denge, hareket, oran-orantı, ritim (tekrar), zıtlık, hiyerarşi, vurgu, uyum vb. hususlar temel alındığında göze en çok hitap eden eser ortaya çıkar. Malzeme, niteliğinden dolayı kullanılmasına rağmen bu hususlara dikkat edilerek yapılırsa yapının hüviyetini ve kent dokusunu da oluşturur.
Yağışlı şehirlerde binayı korumak adına saçaklarının geniş kullanılması veya soğuk iklimlerde ısı depolama açısından küçük pencerelerin tercih edilmesinde verim amaçlanmasına rağmen, kullanılan ürün, tasarımı da oluşturur. Ürün depolamak ve kurutmak için kullanılan serender de bu konuda başka bir örnektir. Yerden 5-7 metre yükseltilerek ayaklar üzerine oturtulan yapıda hedeflenen, hayvanların içeriye girmesini engellemek ve yapı ile toprak temasını kesip nemi azaltmaktır. Fonksiyon hedeflense bile ortaya karakteristik mimari bir eser çıkmıştır.
Eski tarihlerde malzemelerin bölgede kolay bulunabilmesi de önemli faktörlerden biriydi. Karadeniz bölgesinde ağaçların sayıca fazlalığı yapıda ahşap kullanımını arttırmıştır. Eserlerin inşasında yöreye özgü malzemeler kullanılması (Ahlat taşı, Mardin taşı, sille taşı vb.) şehrin mimarisini özel kılar.
Teknolojinin gelişmesiyle beraber malzeme imkânı, ulaşımı ve çeşitliliği artsa da yeni yapılan konutların cepheleri ne yazık ki birbirini tekrarlamaktadır. Buna sebep olarak maliyet, ehil kişilere danışılmaması veya zaman sıkıntısı gösterilebilir. Fakat sonuç olarak her sokakta ayna varmışçasına aynı binalar bir doğrultuda uzayıp gitmekte ve kentlerin şahsiyeti yok olmaktadır.
DUVAR KONUMLARI
Değişen yaşam koşulları ve talepten dolayı konutlar, 19. yüzyıl sonlarına doğru müstakil yapılardan; apartmanlara doğru evrilmiştir. Bu yapılarda, statik, mekanik ve elektrik uygulamalarındaki unsurların kolay yerleşimi ve asgarî kullanılması için tüm katlarda plan düzenleri neredeyse aynıdır. Fakat her insanın yaşam tarzı, ihtiyaçları, aile yapısı ve alışkanlıkları farklıdır. Bu nüanslar hayatın renklerini oluşturur. Ama bu çeşitliliğe rağmen sunulan imkânlardan dolayı tüm aileler benzer mekânlarda ömür sürer.
Örnek olarak sivil mimaride kalabalık aile yaşamına uygun oluşturulan konaklar, arz-talep dengesini sağlamıştır. Aile yaşam biçimi değişse de yeni oluşan toplum yapısına uygun konutlar yapılmamaktadır. Arsa sınırlarını azamî kullanmak adına oluşturulan sıkışık binalarda çocukların oyun alanları veya komşuların toplanma alanları ihmal edilmektedir. Bu da toplumdaki sosyal yaşamı olumsuz etkileyerek ilişkilerimizi yok etmektedir.
“…Türk Evinin muhtelif tiplerini birbirine bağlayan, aradaki vahdeti temin eden başlıca unsur planıdır. Bir evin esas teşkilatı bünyesi ve bir dereceye kadar kitleviyeti, planı ile ifade edildiği gibi, ekonomik ve sosyal durumu, yine planda aynasını bulur. Bu bakımdan plan, bir ev tipinin etüdünde ilk safa alınacak mevzudur.” Sedat Hakkı Eldem