Allah Teâlâ insanları sosyal birer varlık olarak yaratmış ve belirli toplumsal vazifelerle mükellef tutmuştur. Güzel ahlaklı, edepli, erdemli her insan Allah katında değerlidir. Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de “Hayâ imandandır.”1 buyurarak edepli olmanın imandan bir parça olduğunu ifade etmiştir. Hayâ, utanma anlamına gelmektedir ve bu duygunun bizi uygunsuz eylemlerden koruyan bir işlevi vardır. Her insanda belli düzeyde bulunması gereken utanma duygusunun işlevi ve hangi durumlarda bir semptoma dönüştüğü bu yazımızda irdelenecektir.
UTANÇ NEDİR?
Sözlükte; utanma, hicap2 anlamına gelen utanç sözcüğü, dini literatürde ise hayâ, edep ile ifade edilen bir kavramdır. Psikolog Paul Eckman’ın tespit ettiği ve yaşamımızın ilk yıllarında ortaya çıktığı varsayılan altı temel duygumuz (Mutluluk, üzüntü, korku, öfke, iğrenme, şaşkınlık) olduğundan bahsetmiştik.3 Bunların yanında utanç, mahcubiyet ve suçluluk gibi ikincil duygularımız ise daha üst düzey bilişsel yapıları gerektirmekte ve yaşamımızın ilerleyen dönemlerinde ortaya çıkmaktadır. Bundan dolayı utanç duygusu temel duygulardan ayrı bir kategoride değerlendirilmektedir. Bu duygunun temel duygulardan ayrılan en belirgin özelliği ise bu duygunun yaşanabilmesi için öncelikle kişinin benlik bilincine sahip olması gerekmesidir. Buna göre, kişinin içinde bulunduğu olumsuz durumu değerlendirmesi ve bu olumsuz durumun sahip olduğu benlik kavramı ile bağdaşmadığını ayırt etmesi sonucunda utanç duygusu ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, temel duygulardan farklı olarak utanç ve suçluluk gibi duygular özbiliş duyguları (Self conscious emotions) olarak değer lendirilmektedir.4 “Utanç, kişiye içsel olarak değersizlik, yetersizlik, lekelenmişlik, pişmanlık hisleri aşılayarak olumlu duyguların ayıklanmasına neden olur. Temelde hem kişinin kendi standartlarının altında kalması gibi iç kontrol mekanizmaları ile hem de çevresindekilerin beklentilerinin altında kalması gibi dış kontrol mekanizmaları aracılığıyla tetiklenebilir. Bu durum kusurluluk hissi, saklanma, kaçınma, başka şeylere yönelme ve çeşitli bağımlılıklar gibi sonuçlar doğurabilir.”5
UTANCIN İŞLEVSELLİĞİ
Utanç duygusu, davranışlarımızın düzenlenmesinde etkin bir rol oynamaktadır. Utanç ve suçluluk gibi duygular sosyal duygulardır ve bu duyguların toplumsal açıdan çeşitli işlevleri vardır. İnsanların günaha ve harama bulaşmaması, yanlış davranışlar sergilememesi, hataya düşmemesi için utanma duygusu önemli bir set görevindedir. Bu duygu, insanların konuşmalarında, davranışlarında ve günlük yaşantılarında ölçülü olmasını destekleyerek onların hadlerini aşmalarını önler. Nefsî ve fevrî şekilde davranılmasının önüne geçer. Böylelikle kişiler, toplumsal uyumu yüksek, insan ilişkileri sağlıklı ve ölçülü bireyler olacaklardır. “Hem ahlaki davranışlara yönlendirmeleri hem de toplumdaki ötekine karşı yaşanan duygular olmaları, bu duyguların, kişilerin toplumsal uyumuna -diğer bir deyişle adaptas yonuna- ilişkin olduklarını göstermektedir.” 6 Bu duygunun, toplumda kabul görme ve statü koruma gibi sosyal konulara ve dolayısıyla “Sosyal benliğe” hizmet ettiği7 ileri sürülmektedir.
Utanma duygusu her insanda olmalı, fakat dozunda… Çünkü gereğinden fazla olduğunda problem oluşturma ve psikopatolojik bir boyuta dönüşme ihtimali var. Bu duygunun şiddeti, sürekliliği, kişiye verdiği rahatsızlık ve kişiye kaybettirdikleri göz önünde bulundurularak semptoma dönüşme ihtimali değerlendirilir. Utancın derecesi aşırı hale gelir ve kişinin sosyal yaşamını ileri derecede etkilerse psikopatoloji riskinden bahsedilebilir.
UTANÇ HANGİ PSİKOPATOLOJİLERLE BAĞLANTILIDIR?
Utanç duygusu, utangaçlık denilince akla ilk gelen psikopatolojilerden birisi olan “Sosyal anksiyete” ile yakından ilişkilidir. Buna sahip kişiler, sosyal ortamlarda kendini aşırı güvensiz hisse der, başkaları tarafından yargılanacağı, eleştirileceği düşüncesine kapılır, yoğun kaygı, korku ve utanç duygusu hissederler. Böylece sosyal ortamlardan kaçınma davranışı gösterirler. Kaygı bozukluklarından birisi olan bu bozukluk, utanç ile oldukça bağlantılıdır, hatta utangaçlık ile çoğu zaman karıştırılır. Utancın; travma sonrası stres bozukluğu, şizofreni, sınırda kişilik bozukluğu, yeme bozuklukları, bağımlılık ve depresyon8 gibi bozukluklar ile bağlantılı olduğu bazı araştırmalar ile saptanmıştır. “Kişi, utanç duygusunu yadsımak için kimi zaman onu başkalarına karşı yönlendirmeyi veya psikolojik olarak saldırmayı tercih edebilir, bu özellikle narsisizm kişilik bozukluğu olan bireylerde oldukça sık karşılaşılan bir savunma mekanizmasıdır ve muhatabında ya da bizatihi kişinin kendisinde olumsuz sonuçlar doğurabilir.”9
SONUÇ
Kısaca özetleyecek olursak utanç duygusu, ruhsal yapımızda -diğer temel duygular gibi- yaşamın ilk yıllarında ve otomatik olarak ortaya çıkma maktadır. İkincil duygulardandır ve üst düzey bilişsel yapılarla ortaya çıkar. Aynı zamanda sosyal bir duygudur ve sosyal açıdan işlevsel bir rolü vardır. Her şeyin itidalli olması gerektiği gibi duygularda da itidal mühimdir. Diğer duygularımız gibi utanç da yaşanmalı fakat bu duygu yaşanırken aşırıya gidilmemelidir. Zira bu duygu hayatımızın akışını bozmaya başladığı noktada psikopatolojik bir boyuta dönüşebilecek ve yaşamımızı olumsuz yönde etkileyebilecektir. Dünyanın daha yaşanılabilir olması adına her insan utanç duygusundan yeteri kadar nasiplenmelidir. Çünkü bu duygu hayatımızda çok önemli bir role sahiptir. Yunus Emre’nin de dediği gibi:
“Gezdim Halep ile Şam’ı
Eyledim ilim talep
Meğer ilim bir hiç imiş
İlla edep, illa edep.”
1 Buhari, İman, 16
3 Hüma Dergisi, 16. Sayı
4 Söylemez, S., Koyuncu, M. ve Amado, S. (2018). Utanç ve Suçluluk Duygularının Bilişsel Psikoloji Kapsamında Değerlendirilmesi. Psikoloji Çalışmaları – Studies in Psychology, 38(2): 259-288
5 https://kemalsayar.com/haftanin-yazisi/utanc-psikolojisi-ve-kisiler-uzerindeki-etkileri
6, 7, 8, Söylemez, S., Koyuncu, M. ve Amado, S. (2018). Utanç ve Suçluluk Duygularının Bilişsel Psikoloji Kapsamında Değerlendirilmesi. Psikoloji Çalışmaları-Studies in Psychology, 38(2): 259-288
9 https://kemalsayar.com/haftanin-yazisi/utanc-psikolojisi-ve-kisiler-uzerindeki-etkiler