İslam daveti Mekke’de yayılmaya başlandığında ona karşı çıkan pek çok müşrik sonrasında İslam ile şereflenmiş ve Müslüman olmuştu. Hatta müşrikken inadını kıramayan ve davasına sahip çıkan bazıları Müslüman olduktan sonra da aynı iradeyi İslam davası için göstermişlerdi. Cahiliye döneminde karakteri kaliteli olanlar, Müslüman olunca da İslam’ın sıfatlarıyla yükselmişlerdi. Onlardan biri de ilk zamanlarda İslam’ın azılı düşmanlarından biri olan Ümmü Hakim binti Haris idi.
EN AZILI DÜŞMANLIK
Asıl ismine kaynaklarımızda ulaşamadığımız Ümmü Hakim binti Haris’in babası, Ebu Cehil’in kardeşi olan Haris ibni Hişam’dı. Tıpkı cehaletin babası olarak isimlendirilen kardeşi gibi o da İslam’ın en azılı düşmanlarından biriydi. Ümmü Hakim’in annesi ise yine İslam davetinin baş düşmanlarından Velid bin Muğire’nin kızı Fatıma idi. Ümmü Hakim’in doğduğu ve yetiştiği ev, cahiliye kültürüne ve inancına körü körüne bağlanmış bir şekilde İslam’ın yüce davetine kulak tıkayanlarla doluydu. Ümmü Hakim, Mekke’de İslam davetinin açıkça yayılmaya başladığı ilk günden beri bu fikre düşman olarak yetişmişti. Mekke’nin ileri gelenlerinden İslam düşmanları hep onun etrafındaydı. Onun kalbi İslam’ın çağrısına hep kapalı kalmıştı.
Ümmü Hakim evlenme çağına geldiğinde amcasının oğlu olan İkrime bin Ebu Cehil ile evlendi. Kocası da tıpkı kendisi gibi İslam davetinin ilk günlerinden beri bu fikre düşmanlık besleyenlerden biriydi. Ümmü Hakim’in hayatının ilk dönüm noktalarından biri Müslümanların Allah’ın yardımıyla büyük bir zafer kazandığı ve müşriklerin ileri gelenlerinin öldürüldüğü Bedir Savaşı olmuştu. Başta Ebu Cehil olmak üzere birçok müşrikin öldüğü bu savaşta, Ümmü Hakim’in ailesi intikam ateşiyle yanıp tutuşmaya başlamıştı. O da bu düşmanlıktan payını almıştı. Yakın arkadaşı Hind binti Utbe ile birlikte kocasının yanında savaşlara katılırdı. Uhud Savaşında Ümmü Hakim Hind ile birlikte def çalarak ve şiirler okuyarak erkekleri savaş meydanına gitmeye cesaretlendiriyorlardı. Hendek Savaşı’nda da müşriklerin safında yer alan bu iki kadın için İslam’ın nurunun kalplerine girmesi ihtimal dâhilinde bile değildi.
HİDAYETE VESİLE BİR EMAN
Hudeybiye Barış Antlaşması’ndan sonra birçok Mekkelinin kalbi İslam’a karşı yumuşamaya başlamıştı. Bunların içinde İkrime’nin silah arkadaşı olan Halid bin Velid de vardı. Halid’in (Radıyallahu Anh) Müslüman olmasına çok üzülen İkrime’nin düşmanlığı büyüyordu. Kendisini İslam’a çağıran arkadaşına da “Benden başka herkes Müslüman olsa yine de Müslüman olmam.” diyordu.
Ve nihayet Müslümanların en kutlu günlerinden biri olan Mekke’nin fethi gelmişti. O gün Müslümanlar bir zamanlar bırakıp hicret etmek zorunda kaldıkları Mekke topraklarına izzetli ve şerefli bir şekilde dönmüştü. Resulullah’ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) emri üzerine kendilerine kılıç çekmeyen hiçbir kimseyle savaşılmamış ve kansız bir fetih gerçekleştirilmişti. Fakat o gün Peygamber’in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu çağrısına uymayarak dışarı çıkan ve Müslümanlara saldıran bir grup vardı. İkrime bin Ebu Cehil de bu grubun içerisindeydi. Kısa süre içinde Müslümanlar tarafından bozguna uğratılan bu grup dağılmıştı. İkrime ise öldürülme korkusuyla Mekke’yi ardında bırakarak Yemen’e doğru kaçmıştı.
Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Mekke’yi fethederek Kabe’yi putlardan ve şirkten temizlediği gibi inşaların gönlünü de temizlemişti. Bütün Mekke halkını bağışlayarak onların kalbini İslam’a ısındırmıştı. Ümmü Hakim’in ise Peygamberimiz’in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu merhametli davranışından sonra kalbi yumuşamıştı. Müslümanların Kabe’de ibadet edişi de onu çok etkilemişti. Hind binti Utbe ile birlikte bir grup Mekkeli kadının sözcülüğünü yaparak Peygamberimize (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) biat etmişlerdi (Mustafa Eriş, Altınoluk Dergisi, 2004 Subat, Sayı: 216, Sayfa: 058). (Ümmü Hakim (Radıyallahu Anha) İslam’la şereflendikten sonra Peygamberimiz’den (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kocası İkrime’nin bağışlanmasını ve ona aman verilmesini istemişti ve kabul edilmişti. Ümmü Hakim (Radıyallahu Anha) hemen İkrime’nin peşinden Yemen’e doğru yola çıkmıştı. Kocasını bulmuş ve ona Resulullah’ın (Sallalahu Aleyhi ve Sellem) bütün düşmanlarını affettiğini, kendisine de aman verdiğini bildirmiş ve onu Medine’ye dönmeye ikna etmişti. İkrime, Medine’ye gelip Resul-i Ekrem’in huzurunda Müslüman olunca Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buna çok sevindi, onu ayakta karşılayıp kucakladı (TDV İslam Ansiklopedisi, Ümmü Hakim).
Artık kalbi İslam’ın nuruna kavuşmuş olan Ümmü Hakim’in (Radıyallahu Anha) önünde yeni bir hayat vardı. O bundan sonraki zamanlarını İslam’a hizmete adamıştı. Savaş meydanlarında bu sefer Müslümanların safındaydı. Davasına olan bağlılığı bu sefer hak içindi. O belki ilmi bir faaliyette bulunmamıştı ama Müslüman olduğu zamanların çoğunu fetih hareketlerinde geçirmişti. İslam’dan önce nasıl irade ve kararlılık sahibiyse İslam’dan sonra da aynı şekilde yoluna devam etmişti. Allah Teâlâ bizi de yolunda sebat edenlerden eylesin.