Pazar, Mayıs 18, 2025

Dağıldık, Toparla Bizi…

Zeynep İkbal Aktürk

Paylaş

Numan İbni Beşir’den (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre, Allah Resulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” (Buharî, “Edeb”, 27; Müslim, “Birr”, 66; İbn Hanbel, IV, 268, 270)

Öyle bir beden düşünün ki her bir azası bir diğerinden habersiz. Ayakta tutmaları gereken o vücudu sağlam tutabilecek birlik mekanizmasına sahip değiller. Uzuvların kimi vazifesini yapmıyor, kimi yaparken diğer uzuvlardaki yarayı, dökülen kanları fark edemiyor, etse de umursamıyor. Üzerlerine düşen vazifeleri hakkıyla yerine getiremeyen, ayrı ayrı konumlarda, birbirine kenetlenmeden yerleştirilmiş yapboz parçalarına benziyorlar. Oysa o beden için aslolanın insanı diri tutmak olduğunu hiçbiri fark edemiyor. Peki, bu ümmetin azaları olarak bizlerin ahvali böyle iken ümmetin, yek vücut ayakta durması nice olur?

Dünyaya yalnız gelen insanoğlu Allah Teâlâ’nın lütfu keremiyle hayat sınavında başıboş bırakılmamıştır. Zira Rabbimiz mukaddes kitabında İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder?” (Kıyamet Suresi 36) buyurarak kulunu gönderildiği dünyada başına gelen, karşısına çıkanlarla tek başına bırakmadığına, bırakmayacağına dikkat çekmiştir. İnsan, yüce Rabbinin inayeti ile inananlarla tek bir ümmet olma bilinci ile bilinçlendirilmiş, tabiri caiz ise bu imtihan dünyasında uhuvvet duygusuyla sırtı pekiştirilmiştir. Öyle ki insanın insana şifa oluşu ümmet birliği içerisindeyken imanın verdiği lezzetle daha da anlam bulmuştur. Allah Teâlâ’nın kalplerimize indirdiği sevginin, bağlılığın ve merhametin neticesinde yoldaki adımlarımız sağlamlaşmıştır. Bu vesileyle yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’in hitabına bütünsel gözle baktığımızda birey ile toplumu ayırarak ele almadığı da anlaşılmaktadır.

İslâm bizlere “bir” olmayı öğütlerken aslında buna muhtaç oluşumuzu da, imtihanlar karşısında tek başına kaldığımızdaki zayıflığımızla göstermektedir. Nitekim sevgili Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir başka hadis-i şerifinde “Müminler, bir binanın parçaları gibi birbirini tamamlar.” buyurmuş ve iki elinin parmaklarını birbirine kilitleyerek yanında bulunan sahabe efendilerimize bu hususun önemini daha iyi kavratmak istemiştir. (Buharî, “Zebâih”, 10; “Cihâd”, 88; Müslim, “Hac”, 57; 78, “Birr”, 65; Muvatta, “Hac”, 76) Yazının giriş kısmında yer alan hadis-i şerifte olduğu gibi bu hadiste de müminlerle ilgili yapılan teşbihlerin, mefhumları içselleştirebilelim, daha iyi kavrayabilelim diye olduğu, sosyal hayatımıza yönelik benzetmeler ve yönlendirmeler şeklinde değerlendirilmelidir.

Peki, biz “bir vücudun azaları gibi” olabilme ifadesinden ne anlıyoruz? Yahut günümüzdeki ümmet portresine baktığımızda hadiste geçen sorumluluklarımızı (birbirimizi sevmek, birbirimize acımak ve birbirimizi korumak) nasıl değerlendiririz?

HAKİKİ İMAN SEVGİYE DAYALIDIR

Uhuvvet kavramının temelinde yatan şey, yüce bir duygu olan sevgidir. Peygamberimiz “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.” (Müslim, “Îmân”, 93-94; Tirmizi, “Etime”, 45, “Kıyamet” 56) hadisinde, inananların birbirlerini sevmesine dair önemli bir noktayı vurgulamıştır: Müminler arasındaki gerçek iman, sevgi bağlarına dayanır. Sevgi, inananlar arasında ete kemiğe bürünen bir köprü vazifesi görür. Birbirlerini sevenler, müspet ve menfi durumlarda birbirlerini desteklediğinde de bu sevgiyi gösterirler ve ancak birbirini sevenlerden oluşan toplumlar, huzur içerisinde olabilirler. Çünkü negatif duygular, yalnızca kardeşlik ve sevgi temelinde aşılabilir; bu durumda “biz” duygusu, kin, öfke, hırs ve haset gibi olumsuz duyguları ortadan kaldırabilir.

İnsanların incindiği ortamlarda sevginin yeşermesi mümkün olamamaktadır. Sevginin olmadığı yerde ise birlikten ve kardeşlikten bahsedilmesi imkânsızdır. İman kardeşliği kavramı, insanların yalnızlık hissi ve bu hissin neden olduğu olumsuz duygularını engeller. Sürekli yanında bir kardeşi olduğunu bilen insan, sıkıntılı anlarında güvenebileceği bir dostunun varlığını hissederek huzur bulur. Bunu ümmet çapında düşündüğümüzde ise aldatıcı dünya hayatında özellikle İslâm toprakları üzerine kurulu su-i emeller karşısında birbirimize kol kanat germenin ne kadar kolaylaştırıcı ve razı olunan bir hâl olacağını daha iyi kavramış oluruz.

Biz ümmet için bir şeyler yapabilme gayesiyle çıktığımız yolculuklarda hayır peşinde gittiğimizi düşünürken kardeşlerimizi ihmal ediyorsak, o an ehemmiyetli olanı kenara bırakıp başka meşgalelerde vaktimizi harcıyorsak, bir olma duygumuzda zedelenmeler var demektir. Zira bir vücutta bir yara var ise, o kimse için öncelikli olan o yarayı sarmaktır. Organların çalışıp çabalaması da hastalanan âzânın toparlanabilmesi için olacaktır. Bugün ümmetin çok fazla kanayan yarası bulunmakta. Gazze’de yıllardır süren ambargo üzerine bir ayı aşkın süredir devam eden bombardıman canımızı ne kadar yakıyor? Hak dinin mensupları, aynı Peygamberin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ümmeti olarak meselenin daha da özünde vicdan sahibi insanlar olarak bir vücuda benziyor mu acılarımızla bağımız?

Günümüz toplumlarında, bireyselleşmenin artmasıyla birlikte kişisel çıkarların ön planda tutulması gerekçesiyle özellikle gençlerin bu yaşam tarzını benimsemesi ve sadece kendi değerini önemli görmesi, Peygamberimizin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) öğrettiği kardeşlik ruhunun ve bu ruhla şekillenen adalet ve hukukun önemini bizlere hatırlatmaktadır.

Hülasa bu çağda, ümmet olarak birliğimizi muhafaza etmek için daha fazla çaba sarf etmeli, ümmetin acılarına karşı onun bir parçası olduğumuz bilinciyle duyarlılık göstermeli ve Peygamberimizin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) öğretilerinden aldığımız ilhamla birbirimize daha fazla kenetlenmeliyiz. Bu, yaratılmışların en hayırlısı olarak anılan insanın, insanlığın yeniden kıyama durması için elzemdir. Müntakim olan Rabbimiz bizi intikamına memur eylesin ve bir vücutta toplanan âzâlar gibi bizi birbirimize kenetlesin, birliğimizi artırsın.

İlginizi Çekebilir

İlginizi Çekebilir