Salı, Ağustos 12, 2025

Beslenme Ailede Başlar

Rabia Sinan
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi-Beslenme ve Diyetetik

Paylaş

Hayata ilk adımların atıldığı kutsal müessesemiz ailedir. Bu kabul tartışmasız birçok alanda geçerli olduğu gibi beslenme alışkanlığının oluşmasında da böyledir. Eve alınan gıdalar, kültürel sebepler ve benzeri durumlar ailenin yemek kültürünü oluşturur. Bu kültür çekirdek ailede anne ve babanın doğduğu ve yetiştiği yerlerden gelen örf, adetlerdendir. Ancak bir ailede doğan her çocuğun beslenme alışkanlığı aslında fıtrat üzeredir.

Bizler aileler olarak atalarımızdan gelen kültürle fıtratımızı yoğurur ve ortaya kendimize özgü bir beslenme stili çıkarırız. Günümüze baktığımızda daha çok erken yaşlarda Obezite başta olmak üzere birçok kilo veya dengesiz beslenme şikâyetleriyle diyetisyenlere başvuruluyor. Ardından bu durumun düzeltilmesi, kiloluysa kilo verdirilmesi zayıfsa kilo aldırılması ve düzene dönüştürülmesi adına yardım isteniyor. Ancak ailelerin özellikle annelerin, bir danışmanlık merkezine gitmeden evvel kendilerine sormaları gereken birtakım sorular vardır. Bunlar:

  1. Çocuğumdan ve eşimden önce ben doğru besleniyor muyum? Doğru beslenme nedir?
  2. Ailemde yemek yeme saatlerimiz belirli mi?
  3. Maaile sofraya oturuyor muyuz?
  4. Haftada et/sebze/baklagil günü yapıyor muyum?
  5. Günlük meyve/süt saati yapıyor muyum?
  6. Gıda da helal/haram gözetiyor muyum?
  7. Marketten aldığım gıdaların içeriğini (sağlık açısından vb.) kontrol ediyor muyum?
  8. Sofraya koyduğum yemeklerde artık oluyor mu? İsraf ediyor muyum?

Bakın bu yukarıdaki sorulara cevap verildiğinde ortaya nasıl bir tablo çıktığını bir düşünün. Bir ailenin yemek yeme saatleri, sofra düzenleri, gıda alışverişi o ailenin en büyük hezeyanı olabilir. Çünkü biliyoruz ki boğazımızdan geçen her bir lokmanın helal ve tayyip olması gerekiyor. Ayrıca yine bakmalıyız ki Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) savaş zamanı dahi olsa Müslümanların midelerini doyurması için bir zaman tayin ederdi. Az demeden ve en önemlisi israf etmeden temiz ve helal gıdalardan ölçülü bir şekilde yerdi ve yedirirdi.

Obezite sorunu ve benzer problemler ailede düzensiz beslenme ve sık sık yanlış gıda alımı ve bunun kültüre dönüşümünden kaynaklanır. Özellikle yeni evlenen kişilerin karşılıklı konuştuğu en önemli meselelerden birisi ailedeki beslenme düzeni ve alışkanlığımız nasıl olması sorusu olmalıdır.

İSLÂM’DA MUTFAK

Üzülerek söylemeliyim ki İslâm’ın mutfağı günümüz mut faklarının birçoğunda yok. Çünkü İslâm mutfağında birinci şart, her gıdanın helal ve tayyip olmasıdır. Böyle mut faklarda daima hamd ve şükür vardır. Yapılan yemek karın doyurma mantığından ziyade bedene ve ruha şifa olması mantığı ile yapılır. Bu mutfaklar da besmelesiz kaşık oynatılmaz. Bu mutfaklarda abdestsiz yemek de yapılmaz. İşte bunların olduğu bir mutfak ancak ve ancak İslâm mutfağı olabilir. Şimdi sizlere soruyorum, mutfağınız hangi tür bir mutfak? Bu soruya İslâm mutfağı cevabını verdiyseniz devamında şunlara bakalım. Veremeydiniz ilk etapta mutfağımızı düzenleyelim ve sonrasında devam edelim.

ACABA ACIKTIM MI?

Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) “Benim ashabım iyice acıkmadan yemez. Yedikleri zaman da tıka basa yemezler, daha iştahları varken sofradan kalkarlar.”1 buyuruyor. Geçmişte yaşamış büyüklere, âlim/ulemaya bakınca da doyasıya yemeye değil midenin 1/3’ünü doyurmaya çalışmışlardır. Sofradan karın ağrısı ile tıka basa doymuş bir şekilde mi kalkıyoruz yoksa midemiz hafif, bizler de dinç mi o sofradan ayrılıyoruz. Eğer bu kısmı da kendinizde muhasebe ettiyseniz devam edelim. Yoksa bu durumu düzeltme ve aç olanın midemiz değil nefsimiz olduğunu anlama yoluna gidelim.

İHTİŞAMLI SOFRALAR

Doğru ve planlı bir beslenme düzeninde öğünlerde çok çeşitlilik olmaması gerekir. En fazla 2 çeşit olan bir akşam yemeği ideal bir sofradır. Çeşit çeşit yemeklerin olduğu bir masa ihtişamdan, gösterişten başka bir şey değildir. Mide sağlımız ve kilo kontrolümüz için böyle davet sofralarında tabağımıza maksimum iki çeşit yemek alarak karnımızı doyurmaya çalışalım. Daha fazlası hem beden sağlığına hem de psikolojik sağlığımıza iyi gelmeyecektir. Çünkü karbonhidrat, protein ve yağın dengesini kuramadığımız takdirde vücudumuz olumsuz tepkiler verecektir. Ve bu durum sürekli devam ederse zamanla hastalıklar ve problemler yaşayabiliriz. Örneğin; yemeklerden sonra yenen meyve veya içilen çay… Meyve, kan şekerimizin aşırı yükselmesine çay ise besin sindiriminde olumsuzluklara sebebiyet verir. Daha sonrasında yediğimiz şerbetli tatlılar veya paketli gıdalar vücutta yağ birikimine ve toksit oluşumuna sebep olur. Bu sebeple az çeşitli beslenme, midemizi hem de gelecek için sağlığımızı kontrol etmemizi sağlar.

SEVİYORUM, SEVMİYORUM

Efendimizin de (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) en sevdiği yemekler yok değildi, vardı. Bizlerin de şu çok sevdiği yemekler olabilir. Ancak sağlıklı bir bedenin yiyecekleri “sevmiyorum” diyerek geri çevirmesi düşünülemez. Çünkü her nimetin hayatımızda ve bizim vücudumuzda geri dönüşümü vardır. Allah Teâlâ eğer bir canlıyı yaratmışsa muhakkak bir hikmeti vardır. Bireylerin “Hiç sevmiyorum.”,“Ben bunu asla yemem.” dedikleri her bir gıdanın aslında insan vücudunda belli bir işlevi olduğunu ve bizlere olumlu şekil de döndüğünü biliyor muydunuz? Hastalık olmadığı müddetçe sevmediğimiz veya hoşlanmadığımız gıdaların olmasının yegâne sebebi, ailedir. Aile bireye en temel ve en kalıcı örnektir. Ailede kültürel veya farklı bir nedenden dolayı bir yemek yenmiyor veya sevilmiyorsa bunun yansıyacağı ilk özne o ailede doğan çocuklardır. Bu durum nesillerce devam edebilir.

SAĞLIKLI AİLE SAĞLIKLI TOPLUM

Sağlıklı bireyler, sağlıklı aile ve sağlıklı toplum için aile içinde bir sağlık kültürünün gelişmesi gereklidir. Bu kültürün gelişimi için plan, strateji ve buna bağlı bir çaba içerisinde olmalıyız. Kenara çekilerek “Çok kilo aldım, şekerim çıkmış, oğlum obezite oldu, eşimin kolesterolü var.” diyemeyiz. Ailemizden ve toplumdan mesulüz, bu sebeple emek harcayıp çaba sarf etmeliyiz. Her şeye rağmen sağlık sorunlarıyla karşılaşırsak da bunun bir imtihan olduğunu bilerek mücadele etmeyi ibadet olarak görmeli ve bu şekilde amel etmeliyiz.

1 Müslümanın Diyeti, s.19

İlginizi Çekebilir

İlginizi Çekebilir