Tarihin en karanlık dönemlerinde taşıdığı bilim mirası ile göze çarpan şehir Endülüs’ün Kurtuba’sı… Hem yöneticileri hem de dünyaya kazandırdıkları ilim ve bilim mirası ile bu şehirde yetişmiş ve yine tarihe iz bırakan bir isim Kurtubalı Lübna… Bundan yüzlerce yıl önce yaşamış, yaşadığı süre boyunca yaptıkları, çalışmaları ve başarıları ile döneminin yöneticilerini kendisine hayran bırakmış ve devlet tarafından desteklenen Müslüman bir kadın âlimdir, Kurtubalı Lübna. Kendisi matematik dehası, kültür abidesi, bilim insanı Lübna olarak anılır.
Kurtubalı Lübna, 10. yüzyılda, Endülüs Emevî Halifesi Sultan III. Abdurrahman döneminde sarayda büyümüştür. Bazı kaynaklar köyünde çıkan büyük bir yangın sonrasında İspanyol bir köle tüccarı tarafından kurtarılıp köle pazarında satılmaya çalışıldığından bahsetmektedir. Küçük Lübna çok meraklı, zeki ve biraz da konuşkan bir kızdır. Zekâsı ve meraklı tavırları onun diğer bütün kölelerden ayrı muamele görmesini sağlamış, kölelikle başlayan hayat yolculuğu saray kütüphaneciliğine kadar uzanmıştır. Genel kanı onun Endülüs Emevilerinden olduğu yönündedir.
Lübna, sarayda sekreterlik ve kâtiplik yapmış, zekâsı ve çalışkanlığıyla dikkatleri üzerine çekmiştir. Sultan III. Abdurrahman’ın vefatından sonra tahta çıkan II. Hakem İbni Abdurrahman, Lübna’yı özel sekreteri yapmıştır.
KURTUBA KRALİYET KÜTÜPHANESİNİN KADIN YÖNETİCİSİ
Sultan, Lübna’nın dehasını fark etmiş, bu nedenle onu döneminde dünyanın en büyük ve en önemli kütüphanelerinden biri olan Kurtuba Kraliyet Halk Kütüphanesi’nin başına getirmiştir. İslâm dışındaki tüm inanç sistemlerinde kadının aşağılandığı bir dönemde, Lübna’nın Kraliyet Kütüphanesi’nin başına getirilmesi, İslâm’ın kadına verdiği değer ve konumu görmemiz açısından oldukça önemlidir. Avrupa’da daha yüzyıllar boyunca hiçbir kadın böyle bir göreve getirilmeyecekti. Günümüz kıstaslarının İslâm’ı kadının özgürlüğünü engelleyen bir din olarak konumlandırmasına karşı Lübna bu tabuyu yüz yıllar öncesinde yıkmıştır. Aynı zamanda onun yaşadığı dönemde 170’den fazla kadın çeşitli değerli kaynakların tercümesinde yer alarak toplumda önemli roller üstlenmişlerdir.
LÜBNA’NIN ÇALIŞMALARI VE DEHASI
Lübna, görevi aldığı günden itibaren kütüphaneyi giderek büyütür ve zenginleştirir. Bağdat, Şam ve Kahire gibi dönemin büyük ilim şehirlerine bizzat giderek oralardan kitaplar getirir. Kütüphanedeki yöneticiliği döneminde birçok kitap ve akademik malzeme toplamıştır. Kitap yazımının çok zor olduğu bir dönemde Kraliyet Kütüphanesi’ndeki kitap sayısını 500.000’e çıkarmış, böylelikle Kurtuba’nın İslâm’ın diğer medeniyet merkezleriyle aynı öneme ulaşmasını sağlamıştır. Bunca eseri bir araya toplamakla yetinmeyen Lübna aynı zamanda çevirmenlik ve tercümanlık da yapmıştır.
Çalışmaları sadece bunlarla sınırlı kalmamış, Öklid ve Arşimet gibi isimlerin eserlerinin de dâhil olduğu birçok önemli çalışmaya kendi bilimsel notlarını da ekleyerek kitapları çoğaltmış ve kütüphanesine katmıştır. Bu eserleri Arapçaya çevirmiş ve onların Endülüs yoluyla Avrupa’ya aktarılmasını sağlamıştır. Çok iyi bir matematikçi olması Lübna’nın meziyetlerinden sadece biriydi. Yaş veya statü ayrımı yapmadan insanlara matematik öğretmeye çalışmış, böylelikle dönemin birçok matematikçisinin yetişmesinde katkısı olmuştur. İlgi duyduğu her alanda başarılı olan bu özel kadın öyle anlaşılıyor ki ilim öğretmek ve yaymak için çaba gösteriyor, fırsatları değerlendiriyordu. Endülüs sokaklarında dolaşıp çocuklara çarpım tablosunu, denklemleri ve diğer matematiksel ilkeleri öğrettiği kaynaklarda onun hakkında verilen bilgiler arasındadır. Rabbinin “Oku” emrine riayet ederek okumuş ve öğrenmiştir. Yine Rabbinin emrine riayet ederek öğretmiştir. Yazdığı yüzlerce şiirden onun edebiyat ve dilbilgisi alanlarında da ciddi bir bilgisinin ve yeteneğinin olduğunu görüyoruz. Tarihçi Bashkaval, Lübna hakkında: “Edebiyatta, dilbilgisinde ve şiirde usta. Matematik bilgisi dâhice ve aynı zamanda bilimde de son derece iyi. Emevi sarayı onun kadar asil başka birini görmedi.” demiştir.
LÜBNA’NIN ÖNEMİ
Günümüz Batı toplumunun Müslüman kadına bakışını düşündüğümüzde Lübna’nın hayatı çok önemli bir yerde durmaktadır. Onun kendisini geliştiren ve ilme, edebiyata, devletine katkısı olan Müslüman bir kadın olması, Batı’nın çizdiği Müslüman kadın imajını sarsar niteliktedir. İslâm dininin kadınlara söz hakkı tanımadığını, onları eve hapsettiğini, cahil bıraktığını söyleyenlere karşı Kurtubalı Lübna hayatıyla bunun böyle olmadığını herkese ispatlamıştır. Müslümanlar olarak Kurtubalı Lübna’yı tanımalı ve tanıtmalıyız. Özellikle modern çağın getirilerine karşın Lübna örnek alınması gereken bir hanımdır.
“Orta Çağ Avrupa’sında köle bir kızın, çağının en eğitimli bireylerinden biri olma ihtimali neydi?” gibi bir soru ile karşılaştığımız da “imkânsız” cevabını vermeden önce o dönem Avrupa’sının önemli bir devleti Müslüman Endülüs’ü ve destekleyip arkasında durduğu Lübna’yı hatırlayalım.