İnsanın deneyimlediği pek çok duygu vardır. Bu duygular, yaşamımızı tehlikelerden uzak tutarak bedenen ve ruhen sağlıklı bir şekilde yaşayabilmemiz için bedenimizde adeta alarm görevi görürler.
Hayatta karşılaştığımız olay ve durumlara karşı beynimizde duygularımızın sebep olmasıyla bazı değişiklikler, sinyaller oluşur. Oluşan bu sinyaller davranış olarak ortaya çıkar. Dolayısıyla duygularımız ve bedenimiz hatta düşüncelerimiz, birlikte bir daire oluşturan zincir dizilimi gibi birbirini doğurur ve etkiler. Örneğin, korkutucu bir varlık gördüğümüzde korkarız ve bu korku neticesinde sinir sistemimiz alarm durumuna geçer. Bedenimiz bu duygu üzerine kaçmak, savaşmak ya da donmak üzere farklı cevaplar üretir. Ya da sevdiğimiz birini gördüğümüzde mutlu oluruz ve yüzümüzde gülücükler açar. Dolayısıyla olumlu duygular, olumlu düşünce ve davranışlara yol açarken olumsuz duygular da olumsuz düşünce ve davranışlara sebebiyet verebilir. Tüm bunlar gerçekleşirken beyinde bazı merkezler uyarılır. Peki, mutluluk duygumuz beynimizin hangi bölgesiyle ilişkilidir ve hormonel değişiklikler bu süreci nasıl etkileyebilir?
MUTLULUK ANTİDEPRESANLARDA MI GİZLİ?
Psikiyatr Hakan Türkçapar’ın Fark et, Düşün, Hisset, Yaşa adlı kitabında duygunun ne olduğu şu şekilde tanımlanmıştır: “Belirli bir uyaranla ortaya çıkan bizimle uyaran arasındaki ilişkiyle ilgili bilgi veren ve bizi bir şekilde o uyaranla ilgili olarak hazırlayan, bedensel ve zihinsel olarak birbiriyle uyumlu, geçici bir sinirsel-bedensel (nörofizyolojik yani sinir sistemi ve diğer bedensel sistemlerle ilişkili bileşenleri olan) bir tepkidir.”1 Dolayısıyla bu tepkinin sinir sistemini kapsayan kısmı beynin çalışma yapısıyla ilgili olan kısmıdır. Beynin hangi bölümlerinin olumlu duygularla ilişkili olduğunu belirlemek için Wisconsin Üniversitesi’nden bazı araştırmacıların yaptıkları çalışmalara göre, mutlu olduğumuzda spesifik olarak beynin sol prefrontal korteksi daha aktif hâle gelmektedir. Beynin bu bölgesi, aynı zamanda olumsuz duygulardan kurtulma becerisinde rol oynamasının yanı sıra olumsuz duyguları bastırma yeteneğinin artmasıyla da ilişkilendirilmiştir.2 Duyguların nörofizyolojik yönünün olması, duygu durum değişikliklerinde ilaçlardan faydalanmanın yolunu açmıştır. Antidepresanlar bu ilaçların başında gelmektedir.
Günümüzde, dünya genelinde antidepresan kullanımındaki artış dikkat çekicidir. Antidepresanlar, depresyon başta olmak üzere birtakım psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan bir ilaç grubudur. SSRI (seçici serotonin geri alım inhibitörü) ve SNRI (serotonin- norepinefrin geri alım inhibitörleri) antidepresan ilaç grubu arasında en bilinenleridir. Bu ilaç grupları serotonin, norepinefrin gibi kimyasalların salgılanmasını değiştirerek kişinin ruh hâlini düzenlemektedir. Böylece beyindeki hormonların seviyesinde değişikliğe neden olarak bireylerin ruhsal açıdan daha iyi hissetmesine sebep olmaktadırlar. Bu ilaç grubunun beyindeki çalışma mekanizmasının olumlu duygularla doğrudan ilişkili olan serotonin, dopamin, norepinefrin gibi kimyasal taşıyıcılarla ilişkili olduğu görülür. Mutluluk üzerine yapılan fizyolojik çalışmalarda, mutluluğu sağlayan endorfin, dopamin, noradrenalin gibi hormonlar üzerinde durulmakla birlikte, mutlulukla en fazla ilişkilendirilen hormonlardan biri serotonindir. Günlük dilde mutluluk hormonu olarak da adlandırılan serotonin, bireyin kendini enerjik hissetmesini, sakin ve mutlu olmasını sağlamaktadır. Öte yandan beyinde serotonin hormonunun azalması ruhsal değişimlere ve depresyona neden olmaktadır. Yaşamdan zevk almayı sağlayan serotoninin salgılanmasında pek çok faktör etkili olmaktadır. Bunlar bireyin genel ruhsal durumu, alışkanlıkları, beslendiği gıdalar, ne kadar güneş ışığına maruz kaldığı hatta iklimsel koşullar olabilir.3
ANTİDEPRESANSIZ MUTLULUK
Mutluluk denilince herkes aynı şeyi anlamayabilir. Kimisi için mutluluk hazla veya zevkle eşdeğerken kimisi için hayatın iyi yaşandığını hissetmek olabilir. Tanımları farklı olsa da herkesin ortak derdi mutlu olabilmektir. Peki, bunun tek yolu kimyasallara sarılmak mıdır? İlaçlara başvurmadan mutlu olmanın ve hayattan keyif almanın pek çok yolu araştırmalarca ortaya konmuştur. Bunlara yönelik bazı öneriler aşağıdaki gibidir:
- Kendinize ve insanlara iyi davranın.
- Kibar olun.
- Gönüllü işlerde bulunun.
- Kendinize çok fazla yüklemeyin.
- Kendinizi sevin.
- Kimse mükemmel değildir; mükemmellik sevdasından vazgeçin.
- Hayatı her haliyle sevin.
- Olayları olumlu bir şekilde yorumlayın yani “güzel düşünün.”
- Olumsuz yorumları kendinizi geliştirmek için kullanın.
- Sakin olun ve anı yaşayın, strese girmeyin.
- Çözüm odaklı olun.
- Anlayışlı olun.
- Empati kurun.
- Adil olun.
- Kendiniz olun.
- Spor yapın.
- Dengeli ve sağlıklı beslenin.
- Düzenli uyuyun. Tüm bunların yanında, kendimize özgü yeni yöntemlerin de eklenmesiyle alternatif birçok madde sıralanabilir. Dolayısıyla güzel hislerin deneyimlenmesinde bizim de rolümüzün olduğu unutulmamalıdır. Bunu yapay yollardan elde etmek yerine yaşam biçimimizdeki değişimlerle duygularımıza dokunmayı bir beceriye dönüştürmek daha uzun vadeli ve sağlıklı bir yol olacaktır.
1 Hakan Türkçapar, Farket, Düşün,Hisset Yaşa, s. 52. 2020, Epsilon Yayınları
2 William C. Compton & Edward Hoffman, Positive Psychology the Science of Happiness and Flourishing, Third Edition 2020.
3 Aka, S. B. İ. Ç., Bir Pazarlama Stratejisi Olarak Mutluluk Temasının Markalar Tarafından Kullanılması: Mutluluk Temelli Pazarlama Üzerine Bir Araştırma, Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, 2013, https://dergipark.org.tr/en/pub/sobiadsbd/issue/11355/135730