Cumartesi, Mayıs 17, 2025

Allah’tan Selam Alan Hanım: Hatice Binti Huveylid

Esma Nur Altan
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi - Gıda Mühendisliği

Paylaş

Yeryüzündeki dört büyük hanımdan bir tanesi, Resulullah’ın “Ben onun sevgisiyle rızıklandırıldım.” sözünün muhatabı, İslâm’ın girdiği ilk evin sahibi, ilklerin ve mücahitlerin annesi… Tahir, Tacir, Kübra ve döneminin “Seyyidetü Kureyş” (Kureyş Kadınlarının Efendisi) olarak anılan bir hanım. Hayatı ve fedakarlıklarıyla Resulullah’ın ve Allah’ın sevgisini selamını kazanmış, tesellisi ve yol arkadaşlığı ile Resulullah’a (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) güvenli liman ve huzur dolu bir yuva olmuş bir hanımın cennetle müjdelenen hayatı…

CAHİLİYE DÖNEMİNİN TAHİRESİ

Mekke’de Miladi 556 yılında doğmuştur. Babasının adı Huveylid’dir. Annesi Fatıma bint Zâide (Zeyd) b. Cündeb (Esam) el-Âmiriyye’ dir. Anne ve baba tarafından da soyu Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birleşmektedir.

Dönemin ileri gelen ailelerinden birinde yetişen Hatice (Radıyallahu Anha) cahiliye toplumunda adeta bir iffet, haya âbidesi olarak var olmuştur. Bu özelliği ile ön plana çıkan Hatice (Radıyallahu Anha) “tahire” olarak anılmıştır. Resulullah’tan (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) önce iki evliliği olmuştur. İlk evliliğini Beni Temim’den Ebu Hale ile ikincisini de Beni Mahzum’dan Atik (Uteyyık) ile yapmıştır. Hatice’nin bu evliliklerden Ebu Hale’den iki erkek, Atik (Uteyyık)’ten bir kız olmak üzere üç çocuğu olmuştur. Çocuklarının hepsi Müslüman olmuşlardır. İki evliliği de eşlerinin vefat etmesi sonucu sonlanmıştır.

Hatice (Radıyallahu Anha) ticaretle uğraşan, akıllı ve cesur bir hanımdır. Hem ailesinden hem de iki eşinden kalan mal varlığını ticarette kullanmış ve bu alanda kendisini çok iyi ilerletmiştir. Cahiliye toplumunun ortasında köşesine çekilmek yerine, iffetini koruyarak kendi alanında var olmuş ve işlerini yürütmüştür. Onun bu şekilde ticaret alanında var olması “tahire” künyesinin yanına “tacire” künyesini de eklemiştir. Eşleri vefat ettikten sonra çok fazla teklif gelmesine rağmen evlenmek istemeyen Hatice (Radıyallahu Anha) hayatına çocuklarıyla ilgilenerek ve ticaret yaparak belli bir süre devam etmiştir.

Günlerden bir gün Hatice (Radıyallahu Anha) çok yüklü bir kervanını Şam’a götürtmek için güvenilir bir kim se aramaktadır. Mekke’de “emin” olarak anılan güvenirliği, edebi ve ahlâkı ile bilinen Muhammedü’l Emin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vardır. Kervanlarını için Hatice (Radıyallahu Anha) emanet edebileceği isim olarak aklına o gelmektedir. Ebu Talip de yeğeninin bu kervanı alması ile görüşür ve bu yüklü kervan Hatice’nin eminliği ne, güvenirliğine hayran olduğu kişi ile yola çıkar. Resulullah’ı (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) daha yakından tanımak için de yardımcısı Meysere’yi kervanla birlikte gönderir. Bu kervanla yapılan ticaret öyle bir ticarettir ki bereketi kat kat fazla olmuştur.

Yardımcı Meysere Resulullah’ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) insanlarla konuşmasına, yaptığı ticarete, hak ve hukuka dikkat edişine hayran kalmış ve yaşadıkları tüm olayları dönünce Hatice’ye (Radıyallahu Anha) anlatmış anlattıkları karşısında Muhammed’e (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tır. Hatice (Radıyallahu Anha) olan sevgisi, hayranlığı kat kat artmış böylesi emin, güvenilir bir kişiye adeta sevdalanmıştır. Nefise ismindeki cariyesi ile haber gönderip evlenme isteğini iletir. Nefise’nin yardımı ile iki tarafında gönlü olduğu anlaşılınca aileler gereğince toplanır ve Ebu Talip nikâhlarını kıyar. Yirmi beş yaşında “emin” olarak anılan Muhammed, kırk yaşında “tahire” olarak anılan Hatice ile 500 altın mehir karşılığında evlenir.

Sevgi, saygı, sadakat ve vefa temelli mutlu bir evlilikleri ol muştur. Resulullah’ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yedi çocuğundan altısı bu mutlu evlilikten olmuştur. Kasım ve Abdullah isimli iki erkek çocukları Zeyneb, Rukiyye, Ümmü Külsüm ve Fatıma isimli dört kız çocukları olmuştur.

Peygamberlik gelmeden önce Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) evinden, şehirden uzakta Hira’da kendi ile baş başa günlerce, haftalarca kalmaya başladığında Hatice (Radıyallahu Anha) O’na destek olmuştur. O’na (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) uzlet sevdirildiğinde şikâyet etmemiş aksine yanında olmaya çalışmış tır. Kendisi hamile olduğu zamanlarda bile su, yemek götürmüş bazen yardımcısını göndermiştir.

İLK VAHİY, İLK İMAN

Resulullah’a (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hira mağarasında Cebrail (Aleyhisselam) Alak Suresi’nin ilk beş ayetini öğrettiği zaman yüreğindeki korku ve heyecan ile evine Hatice’sine koşmuştur. Destekçisi ve güvendiği liman onu karşıladığında “Örtün üstümü!” demiş ve Hatice (Radıyallahu Anha) bu durumda Resulullah’ta (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) korku yu, telaşı görmesine rağmen onu zorlamadan, sorulara boğmadan sadece isteğini yerine getirerek beklemiştir. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendine gelip yaşadıklarını anlattığında Hatice (Radıyallahu Anha) Resulullah’ın korku ve endişelerini gideren şu sözleri söylemiştir: “Öyle deme! Yemin ederim ki Allah hiçbir zaman seni utandırıp üzmez, zayi etmez. Çünkü sen akrabanı gözetirsin, doğru konuşursun, işini görmekten aciz kimselerin elinden tutarsın, yoksulları kayırırsın, misafirleri ağırlarsın, haksızlığa uğrayan kimselere yardım edersin.” diyerek ilklerin annesi Hatice, sabrı ilk tavsiye eden kişi olmuştur.

Hatice, Resulullah’ı (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) korkularından emin kılmak için akrabası Varaka bin Nevfel’e haber vermiştir. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu görüşme sonucunda son nebi olduğunu anlamıştır. Hatice de Resül-i Ekrem’e, “Senin Allah’ın resulü olduğuna şehadet ederim.” diyerek ilk Müslümanlığı kabul eden hanım olmuştur.

Hatice (Radıyallahu Anha) ilklerin ve fedakar lığın annesidir. İlk iman eden, ilk namaz kılan, ilk talebe, ilk infak eden, evinde ilk Kur’an okunan ve evini ilk hizmete açandır. İbni Hacer’in tarifine göre ilk hayır kapılarını açan hanımdır ve ardından gelecek hayırların kazancını da alacak olan hanımdır.2 Evinde Ali, Zübeyr bin Avvam, Zeyd bin Sabit (Radıyallahu Anhüm) gibi mücahitleri yetiştiren hoca hanımdır. Bilinmez, belirsiz bir yolda koca koca adımlarla yürüyen ve davanın en çileli zamanlarında yaşamış dünya gözüyle bir fetih göremeden gitmiş bir hanımdır. Hayatı boyunca tüm mal varlığını Allah yolunda harcamış, muhasara günlerinde mal varlığını tamamen tüketmiştir. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) “Dört hanımın faziletleri bütün dünya hanımlarının faziletlerinden üstündür. Meryem Binti İmran, Firavun’un karısı Âsiye, Hatice binti Huveylid ve Fatıma binti Mu hammed.” buyurmuştur ve an nemizin faziletini bize ifade etmiştir. Bir gün Cebrail Resulullah’a gelerek “Hatice’ye Rabbinden ve benden selam söyle. Onu, cennette inciden yapılmış bir saray ile müjdele. Orada ne gürültü-patırtı vardır ne de çalışıp çabalamak. Zahmet, külfet bulunmayacak.” buyurmuştur ve fedakârlıklarının karşılığını kat kat alacağı cennetin müjdesini ilk alan kişi olmuştur.3

HÜZNÜN BAŞLANGICI

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile nikahlandıktan sonra yirmi dört sene bir arada yaşamıştır. Hatice (Radıyallahu Anha) yaşarken Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) başka bir kişi ile evlenmemiştir. Hatice (Radıyallahu Anha) nübüvvetin sekizinci senesi hicretten üç sene önce, Ramazan ayının başında vefat etmiştir.

Allah’ın birebir selamına muhatap olabilme derecesinin ve o dereceye gelebilecek faziletin Hatice annemizde var olduğunu şu hadisten öğreniyoruz: Bir gün Cebrail Peygamberimizin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) huzuruna gelip: “Hakk Teâlâ Hatice’ye selam eder. Sen bunu Hatice’ye ulaştırasın.” buyurmuştur. Resulullah selamı ulaştırınca Hatice: “İnnallahe hüve’s-selam. Hakk Teâlâ selamın ta kendisidir. Cebrail’e de selam olsun. Sana da selam olsun Ya Resulallah.” demiştir.

Böyle bir destekçiye ve böylesi bir eşe sahip olan Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hatice’sini hiçbir zaman unutmamış ve unutturmamıştır. Aişe (Radıyallahu Anha) bir gün Resulullah’a (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) “O yaşlı bir kadındı. Şimdi Hakk Teâlâ sana daha iyisini ve daha güzelini vermiştir.” dediğinde Resulullah kızdığını belli ederek “Yemin ederim ki böyle değil. Ben ondan daha iyi bir kadına kavuşmadım. O iman getirmiş bir hatun idi. Onun iman getirdiği zaman halk bütün bütün kafir idi. O beni kabul etti, beni teşvik etti, kendi malı ve serveti ile bana yardım etti. Diğer eşlerimden çocuğum olmadığı hâlde Hakk Teâlâ bana ondan evlat verdi.” diye cevap vermiştir.

Resulullah her kurban kestiğinde Hatice’sinin akraba ve arkadaşlarını hatırlamış ve onlara paylarını vermiştir. Mekke fethe dildiğinde Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir eve gitmek yerine çadırını Hatice’sinin (Radıyallahu Anha) kabrinin hemen karşısına koydurmuştur. Resulullah’ın o çileli günlerde yanında olana vefası Mekke’de de Medine’ de de hiç bitmemiştir.

1 Muhammed Emin Yıldırım, Risalet Davasının Annesi Hz. Hatice, Siyer Yayınları 2018

2 Nureddin Yıldız, Asiye Olmak 4, https://www.youtube.com/watch?v=kbtoQuaHqTw

3 Nureddin Yıldız, Anne Gibi Eş (Hz. Hatice) – İşi Vaktinden Çok Olanlar, 2010 https://www.youtube. com/watch?v=uVA65uFkwV8

İlginizi Çekebilir

İlginizi Çekebilir