Cumartesi, Mayıs 17, 2025

Allah’ın Hükümleriyle Şekillenen Bir Hayat: Zeyneb binti Cahş

Esma Nur Altan

Paylaş

Hayatının en önemli safhalarında Allah’ın ayetlerini uygulamada fedai, infak yolunda açtığı yol ile “Ümmü’l Mesâkîn”olan evvâhe bir hanım… Resulullah ile Cebrail şahidliğinde kıyılan nikâhın sahibi Zeyneb binti Cahş.

Zeyneb binti Cahş, 588 yılında Mekke’de doğmuştur. Annesi Resulullah’ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) halası Ümeyye binti Abdulmuttalib’tir. Zeyneb (Radıyallahu Anha) 22 yaşındayken Kur’an-ı Kerim indirilmeye başlanmış ve ailesiyle birlikte Müslüman olmuştur. Cahş ailesi, 13 yıl Mekke’de iman mücadelesi verdikten sonra Medine’ye ilk hicret edenler arasında yer almıştır.1

Zeyneb (Radıyallahu Anha) dönemin güzel, asil ve bilgili hanımlarındandır. 34 yaşına kadar evlenmemiş ve bu süreçte kendisine talip olan kişileri Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile istişare ederek reddetmiştir. Hicretten sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) toplumda köle ve asil ayrımcılığını yok etmek, İslâm’da üstünlüğün yalnız takva ile olduğunu göstermek amacıyla Zeyneb (Radıyallahu Anha) ile azatlı kölesi ve evlatlığı olan Zeyd’i (Radıyallahu Anh) evlendirmek istemiştir. Hür bir kadının azatlı biriyle evlenmesi o gün ki örfe aykırı bir durumdur. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) İslâm’ın hükümleri anlatabilmek ve cahiliye âdetlerini düzeltmek için uygulamaları evvela kendisi veya ailesi üzerinden göstermiştir.

ZEYD İLE EVLİLİĞİ

Bir gün Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) halasının evine gider ve Zeyneb’i (Radıyallahu Anha) evlendirmek istediğini söyler. Cahş ailesi, bu teklifi Resulullah’ın kendisi için yaptığını zanneder ve sevinir. Zeyneb (Radıyallahu Anha) “Siz nasıl isterseniz.” der, fakat Zeyd için geldiğini söyleyince işler değişir. Zeyneb başta olmak üzere annesi ve kardeşleri bunu uygun görmediklerini, azatlı biriyle olamayacağını söylerler. Her ne kadar uzun yıllardır iman etmiş olsalar da böyle bir örfün değişimi ağır gelmektedir. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o sırada nazil olan şu ayeti okur: “Allah ve Resulü bir konuda hüküm bildirdiği zaman ne bir mümin erkeğin ne de bir mümin kadının o konuda başka bir tercihte bulunması doğru olmaz. Allah’a ve Resulüne isyan edenler doğru yoldan açıkça sapmışlardır.”2 Zeyneb (Radıyallahu Anha) bu ayet üzerine tekrar Resulullah’ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) uygun görüp görmediğini sorar ve Resulullah uygun gördüğünü söyleyince o ve ailesi evliliği kabul ederler.

Gerçekleşen bu evlilikte kalpler bir türlü muhabbetle dolmamıştır ve Zeyneb’in (Radıyallahu Anha) eşiyle sağlıklı iletişim kuramaması, Zeyd’in (Radıyallahu Anh) Zeyneb’e layık olamama endişesi taşıması aralarında sorun oluşturmuştur. Bir yıl dolduktan sonra Zeyd (Radıyallahu Anh) ara sıra Resulullah’a (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gelip evliliğini bitirmek istediğini, Zeyneb’in (Radıyallahu Anha) onu kırdığını dile getirmiş, Resulullah ise her zaman ona Allah’tan korkup evliliğine sahip çıkmasını tavsiye etmiştir. Ama aralarındaki sorunları çözmek mümkün olmamış ve Zeyd (Radıyallahu Anh), bir buçuk yıl sonra Zeyneb’i (Radıyallahu Anha) boşamıştır.

GÖKTE KIYILAN NİKÂH

Allah ve Resulünün rızası için çıkılan bu yolculukta yolları ayrılsa da ikisi de ayrı ayrı mükafatlandırılmıştır ve dönemin en katı âdetinin değişmesini sağlayacak ayet nazil olmuştur:

“Bir zaman, Allah’ın kendisine lütufta bulunduğu, Senin de lütufkâr davrandığın kişiye, ‘Eşinle evlilik bağını koru, Allah’tan kork!’ demiştin. Bunu derken Allah’ın ileride açıklayacağı bir şeyi içinde saklıyordun; öncelikle çekinmen gereken Allah olduğu hâlde Sen halktan çekiniyordun. Zeyd onunla evlenip ayrıldıktan sonra müminlere, evlatlıklarının -kendileriyle beraber olup ayrıldıkları- eşleriyle evlenmeleri hususunda bir sıkıntı gelmesin diye Seni o kadınla evlendirdik. Allah’ın emri elbet yerine getirilecektir.”3 Bu ayet ile birlikte Zeyneb ile Resulullah’ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) nikâhları gökte kıyılmıştır. Bu haberi alan Zeyneb sevinçten boynundaki kolyeyi çıkarıp haberi veren kişiye hediye etmiş ve 60 gün oruç tutmayı adamıştır. Zeyd (Radıyallahu Anh) ise Kur’an-ı Kerim’de adı geçen tek Sahabi olmuştur.4

Dönemin en yaygın ve katı âdeti olan evlatlığın maddî-manevî gerçek evlat gibi olduğu düşüncesini ortadan kaldıracak bu hüküm, Resulullah’a (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ağır gelmiştir. Aişe annemiz, “Kur’an’ın ayetleri içerisinde Resulullah’a en ağır gelen ayetti. Eğer ki Resulullah’ın bir ayeti gizleme imkânı olsaydı o, bu ayet olurdu.” ifadesi risalet yükünün ağırlığını göstermektedir. Çünkü Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu durum sonrasında münafıkların çıkaracağı söylentileri tahmin etmiştir. Evliliğin hemen ardından münafıklar, “Muhammed büyük bir haram işledi ve oğlunun karısıyla evlendi” şeklinde dedikodular çıkarmışlardır. Allah Teâlâ, “Muhammed sizin adamlarınızdan hiçbirinin babası değildir fakat O Allah’ın elçisidir ve peygamberlerin sonuncu[1]sudur…”5 , “Allah bir kişinin göğüs boşluğunda iki kalp yaratmamıştır, annelerinize benzeterek haram olsun dediğiniz eşlerinizi anneleriniz kılmamış, evlatlıklarınızı da gerçek oğullarınız yapmamıştır. Bunlar sizin kendi iddianızdır; hak ve hakikati Allah söyler, doğru yolu da O gösterir…”6 ayetleri nazil olmuştur.

EVVAHE HANIM

Bir gün Ömer (Radıyallahu Anh) , Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile bir şeyler konuşurken Zeyneb (Radıyallahu Anha) bir yorumda bulunmuştur. Bunun üzerine Ömer (Radıyallahu Anh) sinirlenip “Ya Resulullah, bu kadınlar neden işimize karışıyor?” diye tepki verince Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), “Yavaş Ömer yavaş, Zeyneb evvahe bir kadındır.” demiştir. Bu tepkiye şaşıran Ömer (Radıyallahu Anh) , “Evvahe nedir?” diye sormuş ve “Evvahe Allah’a çok ibadet eden oruç tutan ve takvayı elbise olarak kuşanandır.” cevabını almıştır.

Başka bir gün Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) mescide girdiğinde iki direk arasında bir ipin çekilmiş olduğunu görmüş, “Bu ip nedir?” diye sorunca ashab, “Bu, Zeyneb’in ipidir. Zeyneb, namazda ayakta durmaktan yorulunca bu ipe tutunur.” demiştir. Bunun üzerine Resulullah, “Hayır, ibadette böyle güçlük olmaz, bu ipi çözün, sizden biriniz zinde ve kuvvetli oldukça namazı ayakta kılsın. Yorulunca da otursun.” buyurmuştur.

Ayrıca Resulullah’ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun fikirlerine çok önem verdiği görülmektedir. Aişe annemizin yaşadığı İfk Hadisesi’nde Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Zeyneb’e fikrini sorduğunda, “Ya Rasulullah! Ben kulağımın duymadığı, gözümün görmediği bir meselede dilimi hareket ettirmem. Ben Aişe’den hayırdan başka bir şey görmedim.” demiştir.

İNFAK ÜZERİNE…

El işlerine yatkın olan Zeyneb annemiz deri tabaklama-dikme, boncuk dizme gibi işlerden elde ettiği parayı Allah yolunda harcamıştır. Yoksulların annesi “Ümmü’l Mesâkîn” olarak anılmıştır. Yaptığı el işlerini satarak kazandığı paraya dokunmadan infak ettiği ama bu durumu kimseyle paylaşmadığı anlaşılmıştır.

Ömer (Radıyallahu Anh) döneminde 12 bin atiyyelik ganimet evine gönderilmiş ve Zeyneb annemiz ganimetin üzerine bir örtü serdirmiştir. Avuç avuç ganimetin dağıtılacağı yerleri söylemiş ve yardımcısı Berze, “Bizim hiç mi hakkımız yok?” deyince kalanını da ona vermiştir. Gözü görürse kalbi kayar diye bakmadan infakını tamamlamıştır. Bunu duyan Ömer (Radıyallahu Anh) kendisinde kalmasını tembih ederek tekrar 1000 dirhem göndermiş ama Zeyneb annemiz onu da hemen infak etmiştir. Ardından duaya sarılarak: “Allah’ım! Bundan sonra beni Ömer’in ihsanını almaya eriştirme. Çünkü bu dünya malı bir fitnedir.” demiştir. Ve Allah duasını kabul etmiş, Zeyneb annemiz 641 yılında Medine’de vefat etmiştir.

İnfak üzere hayatını kurmuş annemiz vasiyetini de infak üzere yapmıştır. Yakınlarına, “Benim kefen elbisem burada, biliyorum ki Ömer de bana kefen gönderir. Onun gönderdiği kefeni bana giydirin benim olanı da infak edin. Rabbimin huzuruna geride bir şey bırakarak gitmek istemiyorum.” diye vasiyette bulunmuştur.

Aişe annemiz vefatından sonra şunları söylemiştir: “Zeyneb vefat ettiğinde Medine’deki dulları, yetimleri, fakirleri onun beslediğini anladık. O saadetli ve iyi hanım aramızdan gitti, yetimler ve dullar hâmîsiz kaldılar. Din hususunda Zeynep bint Cahş’tan daha hayırlı, Allah’a karşı takvalı, sözü doğru, akrabalık bağlarını gözeten, emanete çok riayet eden ve sadaka veren başka bir kadını asla görmedim.”

Allah onlardan razı olsun…

1 Muhammed Hamidulah, “Zeyneb Binti Cahş”, TDV İslâm Ansiklopedisi

2 Ahzab Suresi, 36

3 Ahzab Suresi, 37

4 Muhammed Emin Yıldırım, Zeyneb Binti Cahş, İnfak Kahramanı Annemiz, Karabük

5 Ahzab Suresi, 40

6 Ahzab Suresi, 4-5

İlginizi Çekebilir

İlginizi Çekebilir