Allah’ın adıyla… Yiyip içmeyi ve fıtrî bütün amelleri kendisine yaklaşma vesilesi kıldığı için Rabbimize hamd, bize güzel kulluk etmeyi gösteren ve beşerî faaliyetlerin Allah’a nasıl yaklaştıracağını öğreten Resulü Zişan Efendimize de salat ve selam olsun.
Bizler insan olarak yaşamımız için gerekli insanî ihtiyaçlarımızı çeşitli yollarla karşılarız. Uyuruz, nefes alırız, besleniriz, sosyal ilişkiler kurarız… Baktığımızda bu fiiller hayatî öneme sahip olan alışılageldik davranışlarımızdandır. Çoğu zaman niçin yaptığımızı düşünmeden bu davranışları sergileriz. Özellikle beslenme kimi zaman ihtiyaçtan öte keyif veren bir fiil, haz için yapılan bir işe dönüşebilir.
Peki, biz Müslümanlar her fiilimizi Allah’ın rızasını kazanmak için yapıyorsak ve onun emirlerine uygun olarak yaşamaya çalışıyorsak, beslenme gibi bir ihtiyacı da Allah’a yaklaşma vesilesi kılabilir miyiz? Evet, yapabiliriz.
Beslenme ile Allah’a yaklaşma yolları vardır. Hatta beslenme tıpkı namaz gibi, oruç gibi Allah’ın rızası için yapmaya çalıştığımız ve ahirette hesaba çekileceğimiz bir fiildir. Bir diğer deyişle yemek içmek, Allah’ın imtihan ettiği hususlardandır. İnsanî bir faaliyetken ardındaki hikmeti görerek usulüne uygun bir şekilde yaptığımızda ibadete dönüşür ve böylece sağımızdaki deftere sevap olarak yazılır. Beslenmek, mümin kimliğimizi yansıtabildiğimiz alanlardan biridir.
BESLEMEYİ İBADET HÂLİNE NASIL GETİREBİLİRİZ?
“Yeme içmemizi Allah’a yaklaşma vesilesi nasıl kılabiliriz?” sorusunun asıl cevabı niyette gizlidir. Yani amellerimizin kendisine göre kıymet kazandığı niyetlerimizde. Günlük işleri ibadete dönüştüren ana unsur niyettir. Niyeti ise en temel anlamda bir işi niçin yaptığımızı söyleyen iç sestir. “Namazı niçin kılıyorsun, sadakayı niçin veriyorsun, annene neden iyi davranıyorsun, yalan neden söylemiyorsun?” gibi sorulara içimizde ve en derinlerde söylediğimiz cevap niyetimize dair bilgi verir.
Kabul edilen bir amel yapmış olmak için temiz ve salih bir niyetin olması şarttır. Böyle bir niyete sahip olmak için tefekkür etmemiz gereken birkaç niyet kaidesine değinirsek;
- Niyet, amellerin özü ve kıymetinin ölçüsüdür.Niyetsiz ameller maalesef ki defterimizin sağ kısmına yazılarak bize sevap kazandırmazlar.
- İki kişinin yaptığı aynı işe farklı sevaplar verilebilir. Bu, ikisinin aldığı niyetlerin farklılığından kaynaklanır.
- Bir işte birden fazla niyet alınabilir, hepsinin temelde Allah rızasına dayanması beklenir. Örneğin Ramazan’da ilim talebesi olan bir komşuna zekât vermek. Esasen sadece zekât vermek olan bu fiil Ramazan’da daha kıymetli olduğu için, ilme teşvik olsun, ihtiyaçlarını karşılasın, bu talebe yarın bir âlim olursa benim de bunda payım olsun, komşuyu gözeterek aramızdaki irtibatı kuvvetlendireyim gibi niyetler ile süslenmiş ve daha sevaplı hâle getirilmiş olur. Bunu birçok fiilimize uyarlayabiliriz.
Şimdi beslenmeye dair niyetlerimizi arttırmayı/tazelemeyi sağlayan birkaç ipucunu sıralayabiliriz:
RESULULLAH (SALLAHU ALEYHİ VE SELLEM) BEDENİNE AFİYET İSTERDİ
Peygamberimizin “Allah’ım bedenime afiyet ver, duymama afiyet ver, görmeme afiyet ver…”[1] duasını sabah ve akşam zikri olarak yaptığı rivayet edilir. Öyleyse bedenimize afiyet istemek sünnet yani Allah’ın memnun olduğu bir harekettir. Bu duanın amelî boyutu da bedenimize dikkat etmek, gerekli ihtiyaçlarını karşılamaktır.
HAC, UMRE, CİHAT VE ORUÇ BEDENLE YAPILAN İBADETLERDİR
Hem bunların bize farz olması hem de gerçekten o ibadeti tamamlayabilmek için beden kuvvetine ihtiyacımız vardır. Cihat bu dinin zirvesidir ve bedenimizle meydana çıkarız. Hac keza beden kuvveti isteyen bir ibadettir. Yetmiş küsür yaşında cihat meydanına inen Ebu Eyyüb el-Ensarî bize örnek olmalıdır. Biz hanımlar cihat meydanına inmiyor olsak da bu asırda hem evi ve sosyal çevremizi idare etmeye hem nesil yetiştirmeye hem de davetçilik yapmaya/ilim almaya çalışıyoruz. Bunlar muhakkak bedensel kuvvet ister. Bedenimize sahip çıkmalıyız ki bu salih amellerin hepsine güç yetirelim. Dinç ve aktif müminler olabilelim.
BİR RAMAZAN DAHA GÖRMEK İSTERİZ
Allah Resulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir sene daha fazla yaşayıp böylece bir Ramazan daha gören sahabinin daha yüksek mertebede olduğunu haber vermiştir. Demek ki bir Ramazan daha görme heyecanı taşımalıyız. Araştırmalar bizlere sağlıklı beslenme ile uzun yaşam arasında ilişki bulunduğunu göstermektedir. İstiyoruz ki beslenmemize dikkat edelim ve Ramazanlar’ı dolu dolu geçirelim ve Allah’ın yardımıyla cennette âli derecelere ulaşalım.
KADINLARIN NAMAZINI, ORUCUNU, EŞİYLE MÜNASEBETİNİ ETKİLEYEN ADET DÖNGÜSÜ BESLENMEYLE BİZZAT İLİŞKİLİDİR
İslâm literatüründe hayız diye bilinen adet döngüsü kadınlara has olarak ibadet hayatının temel taşlarındandır. Birçok hikmetleri bulunan bu döngüde karışıklık olduğu zaman kadın ibadetlerinde ciddi zorluklar yaşar. Adet döngüsü (hayız) ise beslenmeden olduğu gibi etkilenir. Örneğin Polikistik over sendromu olan bireylerde adet düzensizliği ya da adet görememe, rahimde rahatsızlıklar görülebilmektedir. Bu rahatsızlığı olan hanımlarda kalıcı çözüm için beslenme tedavisi uygulanır. Bu sayede adetleri düzene giren birçok kadın bulunmaktadır.
Bir sonraki yazımızda niyetlerimizi konuşmaya devam edeceğiz.
[1] Ebu Davud, 324