Pazar, Mayıs 18, 2025

Divan Şiirinde Hiciv

Betül Erol

Paylaş

DİVAN EDEBİYATI’NDA “HIRSIZ” KAVRAMI

Edebi eserler, tıpkı diğer sanat eserleri gibi sosyal hayattan izler barındırır. Divan şairleri de içinde taşıdıkları toplumun hayatını şiirlerine taşımıştır. Âşık-mâşuk etrafında gelişen bir edebiyat geleneği söz konusudur ve bunu en güzel şekilde anlatmak için birçok kavram kullanılmıştır. Elbette aşktan başka kullanılan temalar, gündelik hayattan, inanış ya da geleneklerden bahseden birçok şiir de vardır. Hırsız kavramı da bazı şiirlerde mazmun olarak bazı şiirlerde kendi anlamıyla Divan şiirinde bolca yer almaktadır.

MAZMUN HIRSIZLIĞI

Hırsızlığın soyut olanı sanatta görülür. Ahmed Nâmî de, divan-ı seleften mazmun hırsızlığını eleştirmiş, şiirde mükemmeliyetin ve orijinalliğin peşinden gitmiştir:

Tabî’at midür ol kim eyleyince bir gazel îrâd

Bulur mazmûnı dîvân-ı selefden intihâb eyler.

“Kendinden önceki şairlerin divanlarından mazmun bulup çalarak gazel söylemek şairlik midir?”

Sünbülzade Vehbi de hicveder şekilde şiirinde buna değinmiştir:

Selh ü ilmâm u tevârüd deyü sonra çalışır

Aybını setre niçe düzd-i tüvânâ-yı sühan.

“Bu selh (bir şiirin anlamını çalmak), ilmam (mazmun çalmak) ve tevarüd (habersizce aynı şiiri söylemek)dür, diye nice söz hırsızı ayıplarını gizlemeye çalışır.”

Nâ’ilî-i’nin bir beytinde de mazmun hırsızlığı geçer.

Çoğaldı düzd-i suhen Nâ’ilî bu kişverde

Metâ-ı nazm ise mânend-i müşk-bû düşmen.

“Nâ’ilî, bu ülkede söz hırsızları çoğaldı. Söz malı ise misk kokulu düşman gibidir.”

HIRSIZLARIN BAZI DAVRANIŞLARI

Hırsızlar girdikleri evde kıymetli eşya ararken her yeri dağıtır. Yâver’in şiirinde buna benzetme yapılmıştır:

Huzura hasret olur tâ sabâh-ı haşr gözüm

Eger ki düzd-i nigâhı iderse gâret-i hâb.

“Bakışı hırsız gibi olan sevgili, eğer uykuyu darmadağın ederse gözüm haşir sabahına kadar huzura hasret kalır.”

Kalkandelenli’nin bir şiirinde hırsızların gece görünmemek için siyah renkte giyinmesi geçer:

Her gice zülfün gamıyle kare giysem tan mı kim

Câme tebdil eyleyüp ‘ayyarelik gönlüm diler.

“Saçının derdiyle her gece karalar giysem şaşılır mı, gönlüm kılık değiştirip hırsızlık etmeyi istiyor.”

Hırsızlar suç işledikten sonra bulunmamak için bir yere kaçıp saklanır, mal sahipleri ya da kolluk kuvvetleri onları her yerde arar.

Gizlendi diyü düzd-i mahabbet hadeng-i yâr

Gam-hânesini sînemün arar bucak bucak

“Sevgilinin oku, aşk hırsızı gizlendi diye sinemin gam yurdunun her köşesini aramaktadır.” (Kalkandelenli Muîdî)

Osmanlı’da şeb-rev kavramı hırsız manasında kullanılır, aslında “gece yürüyen” demektir. Kalkandelenli’nin bir beytinde bu kavram geçerken hırsızların kasırları delerek soygun için içeriye girmesi de anlatılmıştır.

Sineler kasrın delüp diller ugurlar her gece

Gamze-i ayyâr ile zülf-i siyâhun şeb-revi.

“Hileci yanbakışın ile hırsız siyah saçın her gece sine kasrını delerek gönülleri çalarlar.”

Hırsızlara verilen ceza, boğaza ip takmaktır. Bu nedenle “boğazı ipli” deyimi dilde yer etmiş, aslında hırsızın cezası olmakla birlikte edebi metinlerde hakaret olarak da kullanılmıştır. Zâtî’nin bir beytinde bu deyim yer alır.

Lutf oğrılığın etmege kasd etdi dişünden

Ey agzı sadef hoş boğazı ipli imiş dür.

“Ey sedef ağızlı, inci senin dişinden letafet hırsızlığına girişti, hoş, boğazı ipliymiş.”

Aynı ceza usulü Revânî’nin şiirinde de görülür:

Hüsn-i dil-berden ziyâ oğrılamadıysa eger

Dâyimâ şem’-i şeb-efrûzun neden boynında ip.

“Geceyi aydınlatan mum, sevgilinin gözünden ışık çalmadıysa neden sürekli boynunda ip vardır?”

Hırsız kavramını şairler Azrail’e de yakıştırmıştır. Şeyhülislam Yahyâ bir şiirinde bunu ve rüzgârın hırsızlığını şöyle belirtir:

Kimsenün düzd-i ecel gibi yolına gelmezüz

Lâlenün yel gibi yelken takyesini kapmazuz.

“Ecel hırsızı gibi kimsenin karşısına çıkmayız, yelin yaptığı gibi lalenin yelken takkesini kapmayız.”

Sünbülzade Vehbi, hırsız kavramını benzetme için kullanarak sömürgeci devletleri eleştirmiştir:

Mısr’a hırsız gibi girmişdi Fransız nâ-gâh

Mekr-i düzdîde ile etmek içün kâr-ı vahîm.

“Fransız(lar) gizli bir tuzak ile vahim bir iş etmek için Mısır’a aniden hırsız gibi girmişti.”

SEVGİLİYİ HIRSIZA BENZETMEK

Divan şairlerinin en çok başvurduğu mecazlardan biri, sevgiliyi, sevgilinin uzuvlarını anlatmak için gönül hırsızı mazmununu kullanmaktır. Örneğin, Hayâlî’nin bir beytinde sevgilinin gözleri büyücüye, beni hırsıza benzetilmiştir.

Çeşmüne kılsun nazar bî-bâk sahhâr isteyen

Hâlüni görsün gönüller düzdi tarrâr isteyen.

“Korkusuz bir büyücü isteyenler gözlerine baksın, yağmacı hırsız isteyen gönüller benini görsün.”

Hayâlî, bir başka beytinde dolunayı sevgilinin sokağında dolanan bir hırsıza benzetmiştir. Bu hayalde dolunay, güneş yüzlü sevgilinin ışığını çalmak istemektedir, zira ay ışığını güneşten alır, âşık ise onu âhıyla yakalar.

Tolanurken gece şeb-revlik ile kûy-ı cânânı

Kemend-i dûd-ı âhum bende çekdi mâh-ı tâbânı.

“Geceleyin (ay) hırsızlık için sevgilinin sokağında dolanırken ahımın dumanının kemendi parlak ayı zincire vurdu.”

Sevgilinin gözleri, yan bakışı (gamzesi) genellikle hırsıza benzetilir çünkü gamze gizli gizli bakmaktır, tıpkı bir hırsız gibi.

Gözün dil ugrusı gamzen harâmî

Bu ana ol buna yâr-ı muvâfık.

“(Sevgilim) gözün gönül hırsızı, yan bakışın ise eşkıya (olduğu için) ikisi birbirine yakışan sevgililer (gibidir).” (Hayâlî Dîvânı)

Sevgilinin beni de sık sık hırsıza benzetilir çünkü âşığın gönlünü çalar.

Veh ne cânsuz düzd olur hâlün ki her dem kasd ider

Genc-i hüsnün üzre yatur iki ejder var iken.

“Güzelliğinin hazinesi üstünde yatan iki ejder varken her daim o hazineyi ele geçirmeye çalışan benin ne korkusuz hırsızdır!” (Hayâlî Dîvânı)

Hırsızlar soygun yaparken yakalanırsa zor kullanmaya başvurabilir, bu yüzden ev sahibini yaralayıp öldürebilir. Emrî bir beytinde bunu anlatır:

Gamzen öldürdi beni bu ruh-ı eşk-i ter içün

Niçesin düzd helâk eyledi sîm ü zer içün.

“Yan bakışın bu sarı yüzüm ve gözyaşım için beni öldürdü, (zaten) hırsızlar altın ve gümüş için çoklarını öldürmüştür.”

Emrî, bir başka beytinde de sevgilinin benini Habeş hırsızına benzetmiştir, demek ki yaşadığı toplumda Habeşli hırsızlar çokluktadır.

Derûn-ı sînede hâli hayâlin gördi cân didi

Dilâ nakdün sakın kim şehre bir düzd-i habeş gelmiş.

“Canım, göğsümün içinde senin siyah beninin hayalini görünce dedi ki, ey gönül, paranı koru, şehre bir Habeş hırsızı gelmiş.”

Divan şairlerinin sultanı Bâkî de sevgilinin gamzesini hırsıza benzetmiştir, hem de yetenekli bir hırsıza ki eve girildiği anlaşılmamaktadır.

Cân evinden hânmânum aldı düzd-i gamzeler

Olmadı hiç kimse vâkıf nâzükâne girdiler.

“Gamzeler can evime girip servetimi soydular, hiç kimse anlamadı, nazikçe girdiler.”[1]

[1] Yazıda Kullanılan Kaynaklar: Yenikale Ahmet, 2017, Ahmed Nâmî Dîvânı, Ankara, Kültür ve Turizm Bakanlığı; Vural Büşra Çelik, 2021, Hayâlî Bey Dîvânı, Ankara, Akdeniz Üniversitesi; Tanrıbuyurdu Gülçin, 2018, Kalkandelenli Mu’îdî Dîvânı, Ankara, Kültür ve Turizm Bakanlığı; Üstüner Kaplan, 2017, Yâver Dîvânı, Ankara, Kültür ve Turizm Bakanlığı; Avşar Ziya, 2017, Revânî Dîvânı, Ankara, Kültür ve Turizm Bakanlığı; Kurtoğlu Orhan, 2017, Zâtî Dîvânı, Ankara, Kültür ve Turizm Bakanlığı; Yenikale Ahmet, 2017, Sünbülzâde Dîvânı, Ankara, Kültür ve Turizm Bakanlığı; Kavruk Hasan, Şeyhülislam Yahyâ Dîvânı, Ankara, Kültür ve Turizm Bakanlığı; Küçük Sabahattin, Bâkî Dîvânı, Ankara, Kültür ve Turizm Bakanlığı; İpekten Haluk, 2019, Na’ilî-i Kadîm Dîvânı, Ankara, Kültür ve Turizm Bakanlığı.

İlginizi Çekebilir

İlginizi Çekebilir