Sözlük anlamı: Köken olarak bolluk ve genişlik manası olduğundan mübalağalı anlamlara karşılık gelmektedir. Nitekim asil, şerefli, cömert, seçkin, kadr ve şanı büyük, kerem ve iyilikleri pek çok olan anlamları vardır.
El-Mecîd esması Kur’an-ı Kerim’de Hud Suresi’nde İbrahim (Aleyhisselam) ve hanımı Sare’ye İshak ve Yakub’un müjdelenmesine şaşırmalarının ardından gelen ayette geçmektedir: “(Elçi melekler) dediler ki: Allah’ın işinden dolayı hayrete mi düşüyorsun? Ey ev halkı! Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerinizedir. Şüphesiz O, hamîddir, mecîddir.”1
Bu ismi sıklıkla zikrettiğimiz yerlerden birisi de namazlarda okuduğumuz salli-barik dualarının son kısmıdır. Her gün beş vakit namazımızda defalarca Rabbimizin “Mecîd” oluşunu hatırlamamız bizlerden istenmektedir.
Dua:
Allah’ım bizi doğru yola kılavuzluk eden ve onu fiilen izleyen, hak yoldan sapmayan ve saptırmayan, dostlarınla barışık ve düşmanlarınla dargın olan kimseler grubuna kat. Güç ve kudret ridasına bürünüp bunu yaratıklara beyan eden, mecd ve şerefle vasıflanıp yücelen, tesbih ve tenzihe yegâne layık olan, lütuf, ihsan, mecd, kerem ve azamet sahibi Allah’ım! Seni yüceltir, Seni her türlü eksiklikten tenzih ederim.2
1 Hud Suresi, 73
2 Tirmizi, “Da’avat”, 30 (Resulullah’ın gece namazlarının ardından okuduğu duanın son kısmı)