Cuma, Mart 14, 2025

Duanın Yansımaları

Zehra Gür
İstanbul Üniversitesi-Psikoloji

Paylaş

İyi yönde değişmek, hemen herkesin kendisi için istediği şeylerden biridir. Ne var ki bu isteği pratiğe dökmeye karar verdiğimizde tökezlemeye, zorlanmaya başlayabiliyoruz. Değişmeye niyet ediyoruz, fakat ötesine geçemiyoruz. Ya da bir heyecanla başlıyoruz, fakat devam ettiremiyoruz. Örneğin Ramazan’ın ilk haftalarını verimli geçirmeye gayret ediyoruz, fakat ortasına geldiğimizde tempoyu düşürüyoruz. Değişimi başlatabilmek ve başlattığımız tempoyu devam ettirebilmek için unutmamamız gereken nokta; dua etmektir. Dua etmediğimizde, mayalanmayan niyetimiz zamanla bozuluyor, çürüyor ve finalde lezzetli bir yemeğe dönüşemiyor.

DÖRT BOYUT

İnsanın değişiminde ve olgunlaşmasında ruhu, kalbi, zihni ve bedeni bir bütün halinde çalışır. Bu dört boyut birbiriyle güçlü bir etkileşim içindedir (Taha Toprak, Ders Notu). Birini eksik bırakmak diğerini etkilemektedir. Örneğin psikolojik rahatsızlıkların birçoğu, kimi zaman kişinin bedenine de etki eder. Bu sebeple bizim ihtiyacımız olan şey, bu dört boyutun hepsini besleyen güçlü bir kaynaktır.

Dua denince maalesef aklımıza sadece doğumlar, ölümler ve sınavlar gibi spesifik zamanlar geliyor.  Dua gerçekten sadece bu anlar için olabilir mi? Gelin cevabı bulmak için Nebevi aşımızı yaptıralım. Peygamberimiz, (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), bize namazdaki, oruçtaki, hacdaki duaları öğrettiği gibi stresli, kaygılı, mutlu anlarda nasıl dua etmemiz gerektiğini; yolda, yeni kıyafet giyerken, tuvalete girerken hangi duaları okumamız gerektiğini de öğretmiştir. Bu dualar da bahsettiğimiz dört boyutu beslemiş olur.

OMURGA KEMİĞİ

Makarna yemiş birini düşünelim. O makarna önce buğday olarak çok uzaklarda bir tarlada yetişti, öğütüldü. Ondan elde edilen unla hamur yapıldı, şekillendirildi, kurutuldu, paketlendi. Bu kişi makarnayı yerken dilindeki binlerce tat reseptörüyle o tadı algıladı. Siz bu örneği okurken gözünüzdeki retinada, beyninizdeki sinirlerde birçok biyolojik olay gerçekleşti. Bu ve benzeri olaylar -ki biz sadece biyolojik olaydan bahsettik- bütün ömrümüz boyunca her an Rabbimiz tarafından sağlanıyor. Yani bize en istikrarlı ve en güçlü bakım verenimiz, güven verenimiz tarafından.

Çocukluktan başlayan gelişim sürecimizde güvenli bağlanmanın anahtar bir rolü vardır. Psikososyal gelişim sürecinde çocuğun küçükken ona bakım verenle güçlü ve istikrarlı bir ilişki kurması ile sağlıklı bir gelişim başlar. Bu güven duygusu omurga kemiği gibi kişiye destek sağlar.

Çocuklar bakım veren ile hareketleriyle ve diliyle iletişim kurar. Bu iletişim aralarındaki bağı güçlendirir ve çocuğa hayatı boyunca destek sağlar. Peki biz, bize en istikrarlı ve en güçlü bakım verenimiz olan Rabbimiz’le nasıl iletişim kuracağız? “Kullarım sana beni sorduklarında bilsinler ki şüphesiz ben yakınım, bana dua ettiğinde dua edenin dileğine karşılık veririm. Şu halde benim davetime gelsinler ve bana iman etsinler ki doğru yolu bulabilsinler.[1] Rabbimiz direkt bizi muhatap alarak yakın olduğunu ve bu yakınlığın iletişim aracı olarak dua etmenin etkisini bize bildiriyor.

EKONOMİ SINIFINDAN BUSİNESS CLASS’A

Dua etmek aynı zamanda bize yalnız olmadığımızı ve bizden haberdar olan bir varlığın olduğunu gösterir. Kişinin psikoterapiye gitmesindeki en temel gayelerinden biri, karşı tarafın kendisini anladığını, duyduğunu görmek ve iyileşmeyi istemektir. Dua ederken Rabbimiz’in bizi duyduğuna, isteğimizin karşılık bulacağına tam bir iman, duanın çok büyük bir parçasıdır. Rabbimiz duamızı kabul etmedi diye duyulmadığımızı düşünemeyiz. Duaya karşılık vermek bazen hemen olabilir, bazen de istediğimizin olmamasıyla daha hayırlı bir karşılık olabilir.

Örneğin Trabzon’a gitmek için plan yapan bir adamın ekonomi sınıfından bilet aldığını hayal edelim. Uçaktayken hostes koltuktaki kemer bozuk olduğu için adama orda oturamayacağını söylüyor. Planı bozulduğu için o an endişeli hisseden bu kişiye hostes business class’ta kendisine yer ayarlandığını söylüyor. Velhasıl-ı kelam aynı bu minvaldeki gibi duamızın karşılığı mutlaka Rabbimiz’in bizim için en güzel ayarladığı planıdır. Yani hem bir karşılık görmekten hem de bunun en güzel karşılık olmasından bahsediyoruz.

HER AN HER YERDE

Araştırmalar psikoterapi seanslarında, danışanın sadece dinlendiğini bilmesinin bile iyileştirici bir etken olduğu bize bildiriyor. Dua ederken herhangi bir maddi araca ihtiyaç duymadan aracısız bir şekilde bizi her an dinleyen bir Rabbimiz var. Bir seansın takribi süresi elli dakika ile sınırlı iken elli yıllık bir ömrün her saniyesinde dua etse bile her an onu dinleyecek olan Rabbimiz’den bahsediyoruz. Bu güven duygusunun nasıl bir gelişime, iyileşmeye sebep olabileceğini hayal edebiliyor muyuz? Dışarıdan bakıldığında “basit” gibi gözüken dua etmenin üzerimizdeki etkileri ne kadar büyük! Rabbimiz bizleri de O’na hakkıyla dua edenlerden, dua etme nimetini bilenlerden eylesin. Amin…

[1] Bakara Suresi, 186. Ayet-i Kerime.

İlginizi Çekebilir

İlginizi Çekebilir