Edebiyatımızın zenginliği edebi nevilerin çeşitliği yanında bu zenginliği eserlerinde en güzel şekliyle işlemesini bilen kadın şairlerimizin varlığına da borçludur. Sözlü geleneğimiz içerisinde duyguların tercümanı olan türkü, mani ve ninniler, aşkın heyecanını dile getirmenin ötesinde hasret, merhamet ve sahiplenmenin tercümanı olagelmiştir. Kadın şairin kaleminden imbikten süzülen duygudur ninni. Anne olsun ya da olamasın, analığı yürekten hissettiği için olsa gerek, edebiyatımızda anneliği tatmasa da en güzel ninniler, kadın şairlerimizin kaleminde nefes bulmuştur. Bu kadar güzel ve etkileyici olmasında elbette ki ninninin hissedilerek söylenmesi de önemli bir etkendir. Ninniler yeri gelir bir nasihat olur, yeri gelir övgüyle kaplanır, yeri gelir yavruya uyuması için bir komuttur. Her ne olursa olsun, sevgi dolu yürekten geldiği her hecesinde hissedilir, adeta kelimelerle okşanır yavrunun yüreği.
Ninniler, en az iki-üç aylıktan üç-dört yaşına kadar annenin çocuğuna onu kucağında, ayağında veya beşikte sallayarak daha çabuk ve kolay uyutmak yahut ağlamasını susturmak için hususi bir beste ile söylediği şiirlerdir.[1] Aslına bakıldığında kadın edebiyatının bir mahsulü olarak kabul edebileceğimiz ninni, şifahi olarak söylenegelen örneklerine de rastlayabildiğimiz gibi, Klasik Edebiyatımız içinde birkaç kadın şairimizin divanlarında bilhassa yer edinmiş bir şiir türüdür.
Şiir ve edebiyat kültürünü büyükbabası ve babasından alarak iyi bir eğitim gören Şeref Hanım (ö.1861), evlenmemiş ve annelik hislerini, erken yaşta vefat eden kardeşinin çocuklarında tatmıştır. Divanında “Ninni Der-Hakk-ı MîrNebîl” ve “Ninni Berây-ı BesîmBeg” başlığıyla yazdığı ninnilerinden başka murabba nazım şekliyle “Bir Çocuk İçün Yapılan” başlıklı ninnide, annelerini kaybeden yeğenleri Nebil, Besim ve Nakiyye‘ye bir teyze olarak da olsa Allah’ın yaradılıştan kadına verdiği merhamet, bağrına basma, iyiliğe sevk etme duygularıyla seslenmiştir. Hiç çocuğu olmamasına rağmen annelik ruhunu gönlünün en derininde hisseden bir kadın şair olarak Şeref Hanım, ninni söylerken adeta yeğenlerini hayata da hazırlamaktadır:
Vakti ile işle iş
Ögren edeb hem nakış
Gâhice de dik dikiş
Olmaya vaktin hebâ
Pendimi eyle kabûl
Gönlümi itme melûl
Ey püserehl-i dil ol
İster isennîk-nâm[2]
Zaten ninni söylemek için anne olmaya ne gerek vardı ki, önemli olan o yüce annelik ruhuna sahip olmak değil miydi? Yeğenlerini anne kalbiyle seven Şeref Hanım için, onlara gelecek her türlü kötülük, belli ki onun da kalbini incitmekteydi:
Eylemesin ey güher
Kimse sanabed-nazar
Hüsnüne şems ü kamer
Reşk ide her subh u şâm[3]
Erkek şairlerin ninnilerinde gördüğümüz o mertçe ifadeler tabii ki kadın şairlerin yazdığı ninnilerden uzak görünmekte[4]:
Uyu uyu eyleme âh u figan
Sonra duyar hâlimizi el yaman
Râhat edip kes sesini bir zaman
Nenni ağam nenni paşam nenni[5]
- yüzyıl da yaşamış önemli kadın şairlerimizden olan Nakiye Hanım (ö.1899), teyzesi Şeref Hanım gibi şiir vadisinde yol almıştır. Erkek şair egemenliğinin hâkim olduğu edebiyatımızda ninnileriyle dikkat çeken isimlerden biridir Nakiyye Hanım. Divanı’nda kızı için yazdığı ninnide evladını uyuturken ona hayat dersi de vermek isteyen bir anneyle karşılaşıyoruz[6]:
Sana kerimem kerem
Dâye-i ‘izz ü ni’em
Senden ümidim bu dem
Olmayasın bed-nihâd[7]
Hem idüben sû-be-sû
İlm ü hüner cüst [ü] cû
Gûşiş eyle yaz oku
Oldur irfân-ı güşâd[8]
Klasik şiirin bir başka kadın şairi Naciye Hanım, devrinin meşhur süreli yayınlarından biri olan “Hanımlara Mahsus Gazete”nin altmışıncı sayısına bir ninni ile katılmıştır. “Hemşîre Ninnisi” adlı bu ninni, muhammes nazım şekliyle söylenen bu ninni kadın şairin gönlündeki hislere tercüman olurken, ne kadar latif, rakik sözcükler seçilmiş. Bir kadın şairinin kaleminden ve dilinden döküldüğü her hâliyle öyle belli ki[9]:
Uyu ey tıfl-ı melek-şânım uyu
Uyu ey necm-i dırahşânım uyu
Uyu ey gonca-i handânım uyu
Uyu ey neşve-res-i cânım uyu
Uyu ey tuhfe-i Yezdânım uyu[10]
[1] Amil Çelebioğlu, “Ninniler”
[2] Mehmet Arslan, “Şeref Hanım Divanı”, Kültür Bakanlığı Yayınları.
[3] Ey inci (gibi güzel yeğenim), kimse sana kötü nazarla bakmasın, sabah akşam güneş ve ay senin güzelliğinden utansın.
[4] Özge Öztekin,Ninniyi Divan Şairlerinden Dinlemek, folklor/edebiyat, cilt:22, sayı:88, 2016/4
[5] Uyu uyu, ağlayıp inleme. Sonra hâlimizi duyar aman medet. Bir zaman rahat edip sesini kes. Ninni ağam, ninni paşam, ninni.
[6] Didem Şentürk,“19. Yüzyıl Şairlerinden Hatice Nakiyye Hanım’ın Divanı’nın Transripsiyonlu Metni Ve İncelenmesi”,YLT. İstanbul Üniversitesi,2010.
[7] Yücelik ve nimetler dadısı, sana cömert davranmış. Senden ümit ettiğim şey, kötü huylu olmamandır.
[8] Hem her tarafta ilim ve hüner ara, hem de etrafına irfan yayarak oku yaz.
[9] Özge Öztekin, a.g.m.
[10] Uyu ey melek şanlı çocuğum, uyu. Uyu ey parlak yıldızım, uyu. Uyu ey gülen goncam, uyu. Uyu ey canımın neşe yetiştiricisi, uyu. Uyu ey Tanrı armağanım, uyu.