Cumartesi, Mayıs 17, 2025

En Güzel Örnekten Bir Parça: Fatıma binti Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)

Esma Nur Altan

Paylaş

Cennetteki hanımların efendisi, Zehra (parlak ve aydınlık yüzlü kadın), Betül (el, göz değmemiş), binti ebiha (babasının kızı) ve akrebü ebiha (babasının en yakını) gibi isimler nasıl bir şahsiyet olduğunu anlatsa da bunların çokça ötesinde Allah Teâlâ’nın en güzel örnek olarak gönderdiği kişinin kızı, bir parçası Fatıma.

Nübüvvetten 5 yıl önce Miladi 605 yılında dünyaya gelmiştir. Babası, yeryüzüne gönderilen en güzel örnek Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); annesi, Allah Teâlâ’dan selam alan, risaletin ilk annesi Hatice’dir. Resulullah’ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) soyunu devam ettiren kızıdır (TDVİA, “Fâtıma”).

Fatıma binti Muhammed (Radıyallahu Anha) Kur’an evinin, en küçük kızı olarak dünyaya gelmiştir. Peki, nasıl bir ev ve nasıl bir kız? Aslında onun bu evde nasıl şekillendiğini, Resulullah’ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şu sözünden anlayabiliyoruz.

‘‘Fatıma benim bir parçamdır. Onu üzen beni üzmüş, onu sevindiren beni sevindirmiş olur.’’

BİR PARÇA OLMAK

Bir yapının parçası olmak demek aslında o olmak, onu temsil etmek demektir. Yani Fatıma demek Resulullah’ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sünneti, hayatının bir parçası demektir. Onun bu değerdeki hayatı, daha dünyada Cebrail’in “O cennetteki hanımların efendisidir.” müjdesini de almıştır.

Vahyin indiği evin kızıydı ve Efendimiz (Sallallahu Alwyhi ve Sellem) ile karakteri inşa oldu. İlk vahiy geldiğinde 5 yaşındaydı. Babasının anlattıklarını, annesinin tesellisini duyan, görendi. Böyle bir evde olmak demek, o günlerdeki zorlukların da bir parçası olmak demekti. Çocukluğu nübüvvetin gelmesi ve onun mücadelesi ile geçti.

O, Hatice’nin (Radıyallahu Anha) kızıydı ve risalet davasında mücadeleyi ilk andan itibaren gözlemlemişti. Resulullah’ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 13 yıllık Mekke sürecinde hep yanında ve destekçiydi. Bir gün namaz kılarken babasının sırtına bırakılan işkembeyi kaldırırken 10’lu yaşlarındaydı. Taif’ten dönüşünde, babasını karşılayan, teselli eden yine Fatıma’ydı (Radıyallahu Anha).

Mücadele, gayret, yürüdüğü yol… Sadece bunlar değil, benzerliklerini Aişe annemiz: ‘‘Ben bir kızın bu kadar babasına benzediğini görmedim. Fatıma her hali ile babasının kızı idi. Medine’de gece onu arkadan görenler, yürüyüşü hareketleri ile onu Resulullah zannederdi.’’ diyerek tarif etmiştir.

BİR EŞ, BİR ANNE

Fatıma (Radıyallahu Anha) evlilik çağına geldiğinde, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Allah Teâlâ’nın katından bir haber alarak, çok sevdiği kızını Ali (Radıyallahu Anh) ile evlendirmiştir. 624 yılında başlayan bu evlilikten Hasan, Hüseyin, Muhassin, Ümmü Gülsüm ve Zeyneb adında beş evlatları olmuştur.

Kurmuş olduğu bu yuvanın hazırlıkları ve düğününe baktığımızda, israftan uzaklık, ihlas ve samimiyet vardır. Fatıma annemizin çeyiz hazırlığı ile dönemimizdekileri karşılaştırmak söz konusu olamaz ve bu, hayatımızda var olan nimetleri bir kenara atmayı gerektirmez elbet; ama nimetlere karşı bakışımızı şekillendirebilir. Olmazsa olmazlar listemiz, yeniden oluşabilir.

Bu evlilikte Ali’nin (Radıyallahu anh) mescitte yatmasına sebep olacak ve sonrasında “toprağın babası” olarak anılacak kavgalar da yaşanmış, “Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) acaba hangimizi daha çok seviyor?” diye yarışılan güzel anlar da. Onların, hayatın akışında ve doğallığında güzel bir yuvaları olmuştur. Çocuklarını sevgisi, örnekliği ve ilmiyle her zaman beslemiştir.

FATIMA’NIN BAKIŞI

Fatıma annemizin ilmi noktada, rivayet ettiği 18 hadis, verdiği hutbeleri ve ashabın soru sorduğu müracaat edilen bir kişi olması bakımından; Baba’sından (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) beslenen bir ilim deryası olduğu tahmin etmek güç değil. Onun bir hutbesinde yaptığı İslâm tanımını idrak etmemiz, hatta ezberlememiz gerekmektedir. ‘‘İslam, insanlar için bir inanç, düzen ve hayat manzumesidir. İnsan hayatının tüm boyutlarını kuşatan kapsamlı bir reçete ve tüm arzularını tanzim eden genel bir programdır. İslam, hatasız bir şekilde, en üstün bir kanun olarak insan hayatının tüm sorunlarını irdelemiş ve her konuda maslahata uygun, hikmet ve selim akla uyumlu, en münasip çözüm yollarını göstermiştir.’’ (Hikmet Pınarı: Hz. Fatıma (r.a) (20. Ders), Muhammed Emin Yıldırım) Böylesi bir İslam’ı idrak etmesi için, insanın önünde kim durabilir?

Allah yolunda geçen bir ömrün sonunda, Baba’sının (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) verdiği müjde ile O’ndan (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 6 ay sonra, 28 yaşında, cennet hanımlarının efendisi olarak, Rabbi’ne ve Baba’sına (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kavuştu. Vasiyeti ise cenazesinin gece ve tabuta benzer bir şey ile defnedilmesi idi. Ölmüş dahi olsa bedenini gözlerden muhafaza etmek istedi ve böylelikle ilk defa tabuta benzer bir şey ile gömülen hanım oldu. En güzel örneğin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir parçası olduğunu, cenazesinin dahi tesettürünü korumak istemesiyle, giderken dahi bir şeyler öğreterek, bize gösterdi.

Fatıma annemizin hayatından evlat olmak, eş olmak, anne olmak, ilim dünyasından bir hanım olmak ve mücadele, dirayet, tesettür gibi hayatın birçok alanından alabileceğimiz örneklikler bulabilmekteyiz. Fakat bulmak yetmez. O Resulullah’a (Sallahu Aleyhi ve Sellem) benzeyerek ve bunu muhafaza ederek güzelleşti; Fatıma (Radıyallahu Anha) oldu. Bizler de bu Kaynak’a (Sallahu Aleyhi ve Sellem) benzemeye gayret edersek, bu çağda Allah’ın yoluna atılan dikenleri kaldırmaya gayret eder ve harekete geçersek, onun gibi güzelleşebiliriz.

İlginizi Çekebilir

İlginizi Çekebilir