Cumartesi, Mayıs 17, 2025

Seçilmiş Yakın: Akraba

Akile Tekin

Paylaş

Adları, türleri, boyutları değişen nimetlerin ve imtihanların dünyasında, sığınakları gün be gün azalıyor insanın. Allah Teâlâ’nın seçtiği ebeveyn ve akraba, süreli birer durak insan için. Nimetlerin ya da imtihanların en yakını ve en büyüğü aynı zamanda. Bu yazımızda Şuara Suresi bağlamında “akraba”yı birlikte tanımaya ne dersiniz?

ŞUARA SURESİ’Nİ TANIYALIM

Mekke’de nazil olduğu kabul edilen Şuara Suresi, 227 ayet-i kerimedir. Ta-Sin-Mim harfleriyle başlayan Tavâsîn surelerinin ilkidir. İsmini 224. ayette zikredilen “şuarâ/şairler” kelimesinden alır. (TDVİA)

Ebu Hureyre (Radıyallahu Anh) Peygamber Efendimiz’den (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle nakletmiştir: “İbrahim (Aleyhisselam) [ahirette] babasıyla karşılaşır. Şöyle der: ‘Rabbim, Sen “(Kulların) kabirlerinden kaldırılacakları gün beni rüsvay etme.”meye (Şuara Suresi 87) söz vermiştin.’ Allah Teâlâ şöyle buyurur: ‘Cenneti kâfirlere haram kıldım.’ ” (Buhari, Tefsir, 4769)

Sure akrabaları, yakınları ve dostları mümin olmuyorlar diye kendini helak edecek kadar çabalayan Efendimiz’e (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hitapla başlar. Sırasıyla Musa, İbrahim, Nuh, Hud, Salih, Lut, Şuayb (Aleyhimüsselam) peygamberlerin daveti, tebliği, karşılaştıkları zorluklar ve mücadeleleri anlatılır. Sure, Kur’an-ı Kerim vahyinin bizatihi Allah Teâlâ tarafından korunduğunu hatırlatan ve Efendimiz’den (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) istenenlerin ifade edildiği ayetlerle son bulur.

ŞUARA SURESİ BAĞLAMINDA “AKRABA”

Şuara Suresi hakkındaki bilgiler incelendiğinde âlimlerimizde çoğunlukla surenin Mekke sürecinin orta dönemlerinde indiği kanaati oluşmuştur. Hicri 3. yıldan itibaren bu dönemde açıktan davetin başladığı, Efendimiz’in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) peygamber kimliğiyle tebliğini özelden genele, en yakından en uzağa gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır.

Nitekim surenin sonunda Efendimiz’e (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) önce şirk yasaklanmış, hemen ardından 214. Ayette “Sen (ilkin) en yakın hısımlarını inzâr et.” denilmiş, müminlere merhamet ve tevekkül de bu ayetin peşinden emredilmiştir. İbn Abbas (Radıyallahu Anhüma) bu ayet hususunda şu hadiseyi nakletmektedir: “(Şuara Suresi 214.) ayet indiği zaman, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Safa tepesi üzerine çıktı ve şöyle bağırmaya başladı: ‘Ey Beni Fihr!, Ey Beni Adiyy!’ Bunlar Kureyş kabilesine mensup boylardı. Toplandılar. Onlara şöyle hitab etti: ‘Ben size, ‘Şu vadide atlılar var, sizlere saldırmak istiyor.’ desem, beni tasdik eder misiniz?’ Hep beraber şu cevabı verdiler: ‘Evet, tasdik ederiz, şimdiye kadar hiç yalanına rastlamadık, hep doğru söyledin.’ ‘Öyleyse dinleyin!’ dedi. ‘Önünüzde bekleyen şiddetli bir azabı size haber veriyorum.’ Ebu Leheb atılıp: “Ey Muhammed, ey kuruyasıca! Bizi bunun için mi çağırdın?” dedi. Bunun üzerine: ‘Ebu Leheb’in iki eli kurusun. Kendisi de kurudu…’ diye başlayan sure nazil oldu.” (Buhari, Tefsir, 4770)

Ebu Hureyre (Radıyallahu Anh) ise bu ayet hakkında şöyle bir nakilde bulunmuştur: “Bu ayet nazil olduğunda Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kalktı ve şöyle dedi: ‘Ey Kureyş kabilesi!  Kendinizi satın alın/kurtarın, Allah’ın huzurunda sizin için yapabileceğim hiçbir şey yoktur. [Her hitap ettiği kişiye bu sözü tekrarlayarak] Ey Abd-i menaf! Ey Abbas b. Abdilmuttalib! Ey Resullah’ın halası Safiyye, Allah’ın huzurunda sizin için yapabileceğim hiçbir şey yoktur. Ey Muhammed’in kızı Fatıma, malımdan dilediğini benden iste ancak Allah’ın huzurunda senin için yapabileceğim hiçbir şey yoktur.’ ” (Buhari, Tefsir, 4771)

Surede bu ayetten önce zikredilen yedi peygamber hakkında özellikle zikredilen husus yakın akrabaları ile yaşadıkları iman imtihanıdır. Musa peygamber üvey babası konumundaki Firavn, İbrahim peygamber öz babası, kavminin “kardeşi” olarak anılanlardan Nuh peygamber oğlu, Hud ve Salih peygamberler kavimleri, Lut peygamber hanımı, Şuayb peygamber kavmi ile anılmışlardır. Her peygamber bu yakın akrabalarını Allah Teâlâ’yı imana ve kendisine itaate davet etmiş, bunun mukabilinde ücret, karşılık, menfaat istemediğini defaatle dile getirmiştir. Ancak tıpkı onlar gibi Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de tebliğ etse hatta surenin 3. ayetinde buyrulduğu üzere kendisini helak edecek kadar gayret gösterse de yakın akrabasının imanına muvaffak olamamıştır. Öyleyse akraba tıpkı diğer imkânları gibi insan için Allah Teâlâ’nın rızasına sefer sebebi ve sorumluluğudur, zafer değil!

MANASI AÇISINDAN ŞUARA SURESİ 214. AYET-İ KERİME

Kur’an-ı Kerim’de Peygamberimiz’e (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) akrabayı inzar/ahiret hakkında uyarma, ikaz etme ve imana davet emri yalnızca bu ayette zikredilmiştir. “Akraba” ifadesinin Mekki sureler içerisinde açıkça ve tek zikredildiği ayet de budur.

Yine Yüce Kitabımız’da “akraba” daima anne babadan sonra ilk sırada zikredilmiştir. Bu ayetlerde akraba, infakta (Bakara Suresi 215), mirasta (Nisa Suresi 7, 33) aleyhlerine bile olsa şahitlikte adaletli olma hususunda (Nisa Suresi 135) anne babadan sonra hak ve sorumluluk bakımından ilk sıradadır. Bu ifadelerin tamamı Medeni surelerdedir.

Öyleyse akraba, davet ve teşvik hususunda imandan amele, dünyevi imkânların paylaşımından ahiret için gayrete, anne babadan sonra kişinin öncelik sırasında konumlanması gereken ilk sıradadır. Ancak kişi dini ve dünyevi sorumluluklarını yerine getirdikten sonraki sonuçlardan sorumlu değildir. Zira kişinin kan bağı kadar kalp bağıyla akraba/yakın olduklarına karşı da sorumlulukları vardır.

KURBET İÇİN YAKINLIK: AKRABALIK!

Allah Teâlâ’nın en güzel isimlerinden bir tanesi de Karîb’tir. Akraba kelimesi ile kök anlamı (yakınlık, yaklaşmak, yakın olmak) ve harfleri (k-r-b) bakımından da yakın olan bu ismin anlamı “yakınlıkta, (Kendisi yakın olmada ve Kendisi’ne yakın olunmada) benzersiz, eşsiz” tek zirvedir. (“Kurb”, TDVİA) Yine aynı kökten gelen “kurban” da “kurbet” manasındadır. Bu terim geniş manada kişiyi Allah’a yaklaştıran, sevap kazanmaya vesile olan bütün fiiller ve davranışlar, dar manada Allah rızası için kesilen hayvan için kullanılır. (“Kurbet, Kurban”, TDVİA)

Dünya serencamımızdaki tüm gayretlerimizin gayesi Kendisi’ne yakınlık olan Karîb Mevlâmız ise, akraba ve akrabalık adımını ihmal edemeyiz. Gelin, bu bayramdaki kurbanımız önce nefsimiz olsun; imtihanımız olan akraba ile bağımızı Kurban Bayramımız tesis etsin. Sınırlı zamanda şükretmemiz ya da sabretmemiz için verilen akraba ile bu bayram Karîb’e en yakın olma fırsatını yakalayalım; zulmü zorbalığına akraba olanlardan olmadan, gönül akrabalığımız olan Filistinli kardeşlerimizi unutmadan, ölüm gelip de çok geç olmadan…

İlginizi Çekebilir

İlginizi Çekebilir