Toplum psikolojisi ve iş verimliliği yaşadığımız çevre ile birebir bağlantılıdır. Doğa ile ne kadar irtibatta isek hayat kalitemiz o kadar yüksek olur. Ruh sağlığı ve üretkenlik arttıkça insan gelişir. İnsan geliştikçe toplum gelişir. Medeni insanlar uygar şehirler kurar, uygar şehirler medeniyet sahibi insanlar doğurur.
Mekânı tamamlayan unsurlardan biri tabiat ile kurduğu bağdır. Doğaya zarar vermeyip incitmeden oluşturduğumuz mekânlar, insanın yaşamı ile daha uyumludur. Doğru eserde, yapılan proje çevreye uyarlayarak oluşturulmaz; mevcut alana göre oluşturulur. Bu yüzden projenin yapım aşamasında yalnızca bina değil, çevresi de baz alınmalı; farklı ölçülerde gözlemleyerek mahallesi ve şehri ile bütün olarak incelenmelidir.
Devletin uygarlığını gösteren unsurlardan biri; su öğesini nasıl kullandığıdır. Antik Yunan, Eski Mısır, Bizans, Persler ve bunun gibi köklü medeniyetler, bahçe sanatında su unsuruna büyük önem vermişlerdir. İran gibi kurak alanlarla çevrili bir yerde de, mekânlara eşlik eden su elemanını oldukça sık görürüz. Bahçelerdeki havuzlar ve açık kanallar; serinleme, aksettirme ve görsel amaçlarla kullanılır. Ağaçlar, yeşil alanlar ve su ile bütünlük sağlayan mekânlarda gezmek, bazen sizi bir masalın içinde hissettirir.
Bu yazıda birimden bütüne doğru gideceğiz. Bir ailenin yaşadığı konaktan başlayarak hanedan bahçesine, oradan da bir şehir meydanına adım adım yürüyeceğiz.
TABATABAİ EVİ
İran’daki eserlerin çoğunda sular, binanın yansıması görülecek şekilde konumlandırılmıştır. Hatta İsfahan şehrindeki Çehel Sütun Sarayı’nda yirmi adet sütun olmasına rağmen sudaki yansıması da sayılmış ve Fars dilinde ‘kırk’ anlamına gelen “çehel” ismini almıştır.
Kaşan şehrindeki Tabatabai Evi’nde de aynı görsel oyunu görüyoruz. Müzeye çevrilen konak; 1834 yılında büyük halı tüccarlarından Cafer Tabatabai için Mimar Ali Meryem Kaşani tarafından inşa edilmiştir. Ayna, çini, kabartma, mozaik, rölyef ve duvar resimleri bakımından oldukça zengin olan yapıda, su unsuru mekâna ustalıkla yerleştirilmiştir.
Geniş avluda uzun bir su kanalı, küçük avlularda ise ölçeğe uygun havuzlar yerleştirilmiştir. Konutlarda su kullanımının görsel etkisi kadar psikolojik etkileri de önemlidir. İnsanın evinde hissetmesi gereken en önemli duygulardan biri olan huzur; hayatın kaynağı olan suyun kullanımı ile tesirini arttırmaktadır.
FİN BAHÇELERİ
Şah Abbas tarafında yaptırılan bu bahçe havuzları ve etrafındaki sedir ağaçları ile cennet tasvirini hissettiğiniz bir alan. Burada tabela mahiyetinde yönlendirici su yolları sizi bir rehber gibi yürütüyor. Yürüdükçe ağaçlar size eşlik ediyor. Suyu takip ederken portakal ağaçlarının kokusu ve yaprak hışırtıları ile mekân bütün duyularınıza hitap ediyor.
Kimi zaman kot farklarındaki basamaklara eşlik edip akan dar sular, kimi zaman büyük havuzlara dökülüyor. Üzerinde tonoz kaplı sabit bir havuz; izleme içgüdünüzü beslerken, suyun bölünmeyip içinden geçtiği kemerli bir yapı devam etmenizi söylüyor.
Gölgelerin altında yürürken güneşin suda yansımasını izledikçe çölün içinde bir vahada gibi hissediyorsunuz. Uzaktan deneyimlediğiniz su ile bahçe içinde yer alan hamam sayesinde birebir buluşuyorsunuz.
NAKŞ-I CİHAN MEYDANI
Nısf-ı Cihan (cihanın yarısı) ismiyle bilinen İsfahan şehri, lakabına uygun olarak kendine hayran bırakan bir kent. Sembollerinden biri de merkezinde bulunan Nakş-ı Cihan Meydanı. Bab-ı Âli Sarayı, Şah Cami, Şeyh Lütfullah Cami tarafından çevrelenen alanda yanınızdan at arabaları geçerken ona eşlik eden ağaç ve su sesleri ile şehrin kalabalığından soyutlanan bir bahçede gibi hissediyorsunuz. Kubbelerle örtülü tarihi çarşıda İran’ın el sanatlarının sergilendiği ürünler satılıyor. Yani bu meydan; dini, ticari, sosyal ihtiyaçlarının karşılandığı bir açık alan kompleksi olarak faaliyet gösteriyor.
Burada su elemanı akmak veya yönlendirmekten ziyade hareketsiz bir kompozisyonda planlanmıştır. Fıskiyeler ile süslenen havuz, meydanın ortasında kalarak etrafında toplanma hissiyatını oluşturur. Merkezin ortasına yerleştirilen havuz, alanın büyüklüğünü bölerek geniş mekânlardaki kaybolmuşluk hissini engeller.
Yapılarda konumlanan su unsurları hem şehrin hem şehirdekilerin nefes alma duraklarıdır. Necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi; “Su kesiksiz hareket, zikir, ahenk, şırıltı; Akmayan kokar diye esrarlı bir mırıltı.”