Anadolu Ajansı’nın haberine göre, İsrail güçlerinin 24 Ocak’ta, Gazze’de kain Han Yunus’taki El Aksa Üniversitesi, Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu, Halidiye Okulu, El Mevasi Okulu ve Sanayi Okulu’nun bombaladığı bildirildi.
Üniversiteler tarafından yapılan açıklamaya göre, lisans ve yüksek lisans eğitim verilen yapıların yanı sıra binlerce nadir arkeolojik eserin bulunduğu ulusal bir müze de yıkıldı. Euro-Med Monitor, Gazze’nin güneyindeki Al-Israa Üniversitesi gibi birçok üniversitenin de benzer saldırılara maruz kaldığını ve tamamen yıkıldığını açıkladı. Üniversitelerin tahrip edilmesinin, akademisyenlerin ve öğrencilerin öldürülmesinin, soykırım sona erdiğinde üniversite ve akademik hayatın yeniden başlamasını daha da zorlaştıracağına dikkat çeken hak grubu, tamamen tahrip edilmiş bir ortamda çalışmaların yeniden başlamasının yıllar alabileceğini söyledi.
Üniversiteden yapılan açıklamada, İsrail güçlerinin, Gazze Şeridi’ndeki tek hastane olan ve işgal altındaki Filistin topraklarındaki iki üniversite hastanesinden biri olan Al-Israa Üniversitesi’nin eğitim hastanesinin yanı sıra tıp ve mühendislik laboratuvarları, hemşirelik laboratuvarları, medya eğitim stüdyoları, hukuk fakültesinin mahkeme salonu ve mezuniyet salonlarının bulunduğu binaları da havaya uçurduğu belirtildi.
Gazze artık yaşanabilir değil…
Binaların %70’i moloz yığını halinde. Sokaklar moloz yığını. El-İsraa Üniversitesi’nin yıkılmasının ardından, Gazze Şeridi’ndeki okul ve üniversite binalarının yıkılmasının, insan yaşamının tüm bileşenlerini yok etmeyi amaçlayan bir savaş suçu ve kriminal bir davranış olduğu ifade edilmektedir. Bu saldırıların, eğitim sisteminin zeminini yok etme ve Filistin halkının köklü ulusal kimliğini yok etme girişimi olduğu düşünülmektedir.
Eğitimi yok etme politikası mı?
Filistin Yükseköğretim ve Bilimsel Araştırma Bakanlığı, 19 Ocak’ta yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’ndeki Al-Israa Üniversitesi’nin bombalanmasını kınayarak bunun yükseköğretim kurumlarını hedef alan yıkıcı sahnenin bir devamı olduğunu söyledi. Bakanlık, bu yıkımın, eğitim kurumlarının korunmasını garanti altına alan ve kutsallığını koruyan tüm uluslararası yasaların, tüzüklerin ve normların açık bir ihlali olduğunun altını çizdi.
(University World News, Brendan O’Malley ve Wagdy Sawahel, 28 Ocak 2024 tarihli yazıdan yararlanılmıştır.)